CHP’nin, bu sorunun Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü içinde, şeffaf, demokratik yöntemlerle ve parlamentoda çözülmesi gerektiğine inandığını belirten Salıcı, silahla hak arama döneminin bittiğini, silahların bırakılmasının çözüm için önemli bir adım olacağını ifade etti.
Salıcı, ana muhalefet partisi olarak CHP’nin, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve kendileriyle veri paylaşılması halinde olumlu katkı sağlayabileceğini belirtti.
CHP’nin yerel seçimlerdeki başarılarına değinen Salıcı, Türkiye’nin büyük şehirlerinin çoğunu yönettiklerini ve halkın 10’da 7’sinin CHP’den hizmet aldığını vurguladı.
Salıcı, anayasa tartışmalarına toplumun tüm taleplerini dikkate alarak yaklaştıklarını söyledi.
Mevcut anayasanın eksikleri olduğunu kabul eden Oğuz Kaan Salıcı, ancak iktidarı “mevcut anayasaya uymamakla” eleştirdi.
CHP’nin, başkanlık sistemini güçlendirecek bir anayasaya destek vermeyeceğini, güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunduğunu belirten Salıcı, anayasanın ilk dört maddesinin korunması gerektiğini ve kimliklerin anayasada tanımlanmasına karşı olduklarını ifade etti.
CHP’nin erken seçim talebini sürdürdüğünü aktaran Salıcı, cumhurbaşkanı adayının 23 Mart’ta ön seçimle belirleneceğini, şu an Ekrem İmamoğlu’nun tek aday olduğunu dile getirdi.
CHP’nin Erbil’le ilişkileri geliştirmek istediğini, Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin iyi olmasından yana olduklarını vurgulayan Salıcı, bölgedeki huzurun Türkiye’ye de fayda sağlayacağını ifade etti.
Suriye’de Esad sonrası yeni yönetimin seküler, demokratik ve tüm kesimleri kucaklayan bir yapı kurması gerektiğini dile getiren Salıcı Türkiye’nin Suriye’nin bütünlüğünü desteklemesi, imarına katkı sunması ve bölgesel barışa odaklanması gerektiğini belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili ve eski Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı gündeme ilişkin Rûdaw TV’den Muhammed İzeddin’e konuştu.
Rûdaw: Hoş geldiniz.
Oğuz Kaan Salıcı: Hoş bulduk.
Rûdaw: Şu soruyla başlamak istiyorum. Türkiye'de bir süreç var. CHP'nin bu sürece bakış açısı nedir? Bunu çok merak ediyoruz.
Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi şöyle, Türkiye'de bir süreç var ama sürecin içeriğinin ne olduğuna dair rivayet muhtelif. Yani sürecin içeriğinde tam anlamıyla ne olduğunu tam bilmiyoruz. Evet, İmralı'ya giden bir heyet var. Heyet gitti, görüşmeler yaptı. Sonra geldi Türkiye'de siyasi partileri ziyaret etti. Bir bilgilendirme yaptı. Erbil'e de geldi. Burada da bir bilgilendirme yaptı. Az önce aldığımız bilgiye göre tekrar bir İmralı'ya gidişle ilgili bir izin çıkmış. İmralı'ya tekrar gidecekler. Ama tam anlamıyla nasıl bir süreç planlandığına dair somut veriler henüz yok. Ama ben şunu söyleyebilirim. CHP, Kürt meselesi konusunda tarihsel olarak kafa yoran bir siyasi parti. Dolayısıyla Kürt meselesinin genel olarak nasıl çözülmesi gerektiğine dair bir fikriyatı var. Bu da sadece CHP değil, bizim siyasi geleneğimiz SHP, CHP, bu siyasi gelenekte bu konuya kafa yoran bir yaklaşımımız var. Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü içinde şeffaf bir şekilde, toplumun göz önünde, şeffaf bir şekilde derken öyle gizli kapaklı görüşmelerin olmadığı, herkesin her şeyi bildiği bir süreçte parlamentoda ve demokratik yöntemlerle Kürt meselesinin çözülebileceğine eskiden beri CHP’de bir inanç var.
Çünkü biz Kürt meselesini sadece Kürtlerin meselesi olarak görmüyoruz. Kürt meselesi, Kürt olmayanların da meselesi. Yani Trakyalı'nın da meselesi. Türkiye sınırlarını, haritasını önümüze koyduğumuzda. İzmir'in de meselesi, Diyarbakır'ın da Kars’ın da meselesi. Yani bütün Türkiye'nin çözüme evet demesi gereken ve evet dediğinde gerçekten çözümün ortaya çıkacağı bir mesele. Onun için bu meseleyi konuşurken, tartışırken Türkiye'nin birliği bütünlüğü içinde ve Türkiye'nin tamamını tatmin edecek, herkesi tatmin edecek bir çözümün doğru bir çözüm olduğu kanaatinde oldu hep CHP. Bunun için raporları yayınladı, açıklamalar yaptı. Siyasi olarak pozisyon aldı ama örneğin işte bir önceki çözüm denemesini göz önünde bulundurursak biz ısrarla parlamentoda yapılması lazım dedik ve parlamento zeminine gelmedi. Sonuç akamete uğradı, olumsuz sonuçlandı.
Şunu söyleyeyim, artık silahla hak arama dönemi bitti. Bizce uzun zaman önce bitti. Silahın olduğu bir yerde siyasetin konuşabilme imkanları kısıtlanıyor. Demokrasinin daha ileri bir noktaya gitme ihtimali, Türkiye için söylüyorum kısıtlanıyor. Onun için silahın bir an önce bırakılması lazım. Silahın bırakılmasından Türkiye'de herkes memnun olur. Bütün vatandaşlarımız, 85 milyon vatandaşımızın tamamı memnun olur. Türkiye'de Kürt meselesinin çözümü konusunda da iler adımlar atılmaya başlanabilir. Onun için eğer bir silah bırakma çağrısı gelirse biz bundan memnuniyet duyarız. Eğer bu süreç iyi niyetle yürütülürse yani çözmek amaçlı yürütülürse, bir kişinin siyasi kariyerinin etrafında onu tekrardan gücün merkezine getirme çabası olmadan yürütülürse, Türkiye'nin iyiliği için yürütülürse, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkesin iyiliği için yürütülürse biz neden hayır diyelim? Niye karşı çıkalım?
Rûdaw: Süreç şu aşamaya geldi. Buraya kadar CHP sürecin yanında mı değil mi?
Oğuz Kaan Salıcı: Şu aşamaya kadar bilgilendirmeler yapıldıktan sonraki süreçte Cumhuriyet Halk Partisi'nden olumsuz açıklamalar duyulmadı. Ama içerik tam olarak bilinmediği sürece doğal olarak soğukkanlı bir bakış söz konusu. Yani süreci biz yürütmüyoruz.
Rûdaw: DEM Parti heyeti sizi ziyaret ettiğinizde tam dataylı olarak sizi bilgilendirmedi mi?
Oğuz Kaan Salıcı: Onlar yapmış oldukları görüşmelerden almış oldukları izlenimleri paylaşmışlar. Kamuoyuna da bazı paylaşımlarda bulundular. Bunların tamamı iyi niyetli, çözümü isteyen açıklamalar çerçevesinde. Ama bu çerçevenin ötesinde zaman ilerledikçe başka bir şey çıkacak mı, çıkmayacak mı onu bilmiyoruz. Onun için bu mesele de dünden bugün ortaya çıkmış bir mesele değil. Bir geçmişi var. Dolayısıyla soğukkanlı bakmak lazım. İyi niyetli bakmak lazım. Çözüm için atılabilecek doğru adımları herkesin kendi payına göre atabileceği bir zeminle ortaya çıkmasını sağlamak lazım.
Rûdaw: CHP bu süreçte Kürt sorununun çözümü adına nasıl bir katkıda bulunabilir?
Oğuz Kaan Salıcı: Şöyle söyleyeyim, biz şu an ama muhalefet partisiyiz. Son yerel seçimlerde birinci parti olarak çıktık. CHP 400’ün üzerinde belediyeyi yönetiyor. Türkiye'nin önemli büyük şehirlerinin tamamı CHP’li belediye başkanları yönetiyor. Merkezi iktidarda Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhur İttifakı, AKP-MHP işbirliği var ama yerelde CHP var. Dolayısıyla şu anda Türkiye'de neredeyse 10 kişiden 7'si Cumhuriyet Halk Partisi'den hizmet alıyor yerel yönetimlerde. Böyle bir ortamda Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde olduğu, önemsendiği, CHP ile bütün verilerin paylaşıldığı ki CHP Türkiye'nin kurucu partisi, bir ortam yaratılırsa ve açık yüreklilikle bu süreç yürütülürse CHP’nin olumlu katkısı olur.
Ama eğer süreç az önce söylediğim gibi tekrardan bir yönetimin kendini tahkim etmesi, daha da güçlendirmesi ve bu meseleyi de Kürt meselesinin çözümü üzerinden yürütmek gibi olursa o zaman Türkiye kaybeder. Buna ihtiyaç yok. Biz şunu istiyoruz. Önümüzde şöyle bir seçenek olmamalı. Silah bırakma mı, barış mı yoksa demokrasi mi? Yani birinden birini tercih edeceksiniz. Biz birinden birini tercih etmek istemiyoruz. Biz diyoruz ki hem Türkiye'de huzur içinde yaşasın herkes, Türk'ü, Kürd'ü, Laz'ı, Çerkezi kim olursa olsun, kimliği ne olursa olsun, herkes huzur içinde yaşasın ve bu huzur içinde yaşamanın garantisi de demokrasi olsun. Demokratik bir yönetim olsun. Yasaların daha demokratik bir şekilde uygulandığı bir Türkiye olsun. Bunu istiyoruz. Ya bunu ya bunu tercih etmek istemiyoruz.
Rûdaw: Peki ,bu meselenin ya da sürecin az ya da çok başka bir çok konuyla bağlantısı var. O konulardan birisi de yeni anayasa meselesi. Yeni bir anayasa yazılması gündemi var Türkiye'de. Kürtlerin istekleri var, başka tarafların talpleri var. CHP bu meseleye nasıl bakıyor ve şu an anayasa meselesi ne durumdadır?
Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi biz anayasa tartışmalarına toplumun bir kesiminin talepleri üzerinden bakmayız. Toplumun tamamının talepleri üzerinden bakarız. Türkiye'yi daha ileriye götürecek bir anayasa üzerinden bakarız. Onun içinde mevcut anayasa eksiklere olan bir anayasa.
Rûdaw: Eksikleri var mı?
Oğuz Kaan Salıcı: Var tabii ki ama ve mevcut anayasa uygulanıyor muydu diye bakarız. Şimdi eğer siyasi iktidar, Cumhur İttifakı diyorsa ki biz daha iyi bir anayasa yapacağız, yapmak istiyoruz. O zaman deriz ki mevcut anayasaya niye uymuyorsunuz? Daha iyi bir anayasa yapacaksanız önce anayasanın mevcuduna uymanız lazım. Anayasa Mahkemesi karar çıkarıyor. Kararları var. Anayasa Mahkemesinin kararlarına uyulmuyor. Şimdi mevcuttaki kurallar, mevcuttaki anayasa sizin işinize geldiği zaman uyuyacağınız, işinize gelmediği zaman uyumayacağınız bir şey değil. Anayasa dediğimiz toplumsal mutabakat metnidir. Bütün toplumu kucaklayan herkesin üzerine mutabakat olmasının beklendiği metindir. O metne uymuyorsanız daha iyi bir anayasa yapacağım dediğinizde sizin samimiyetinizden şüphe duyarız biz. O zaman mevcut anayasaya uyum deriz. Mevcut anayasaya uymayan bir iktidarla karşı karşıyayız maalesef. Onun için Adalet ve Kalkınma Partisi eğer başkanlık sistemini güçlendirecek bir anayasa peşindeyse, bizim onlarla görecek çok şeyimiz yok.
Rûdaw: Mevcut anayasanın eksikleri var dediniz. CHP'ye göre bu eksikleri nedir?
Oğuz Kaan Salıcı: Bir sürü eksiği var. Türkiye'de anayasanın uygulamayla alakalı eksikleri var. Mevcut anayasanın içinde olan eksikleri var. Örneğin Türkiye'de anayasa der ki “basın hürdür, sansür edilemez.” Sonra altında “ama şu olursa edilebilir” der. “Bu olursa yapılabilir” der. Şimdi basın hür mü değil mi? Sansür ediyor muyuz etmiyor muyuz? Bunun netleşmesi lazım. Türkiye'nin özgür bir medya düzenine kavuşması lazım. Türkiye'de yargının tamamen siyasetten bağımsız, kendi kararlarını kendisi veren ve kanuna, hukuk devletine uygun kararlar veren bir yargı mekanizmasına dönüşmesi lazım. Bunların sayısını arttırabiliriz. Burada önemli olan şey, bu eksikliklerin düzelmesi lazım, kabul ama mevcut anayasaya dahi uymayan bir yönetimin daha iyi bir anayasa yapacağına dair elimizde ne var? Veri olarak elimizde çok bir şey yok. Bir güçlendirilmiş parlamenter sistemin Türkiye'de olması gerektiğini savunuyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi başkanlık sisteminin devam etmesi gerektiğini savunuyor. Anayasa tartışmasında eğer başkanlık sistemini merkeze alan bir anayasa değişikliği yapılacaksa bizim ona destek vermemizin bir anlamı yok.
Rûdaw: Anayasayla ilgili tartışılan konulardan biri de ilk dört madde ve kimlik tanımıyla ilgili. CHP anayasadaki kimlik tanımı ile ilgili ne düşünüyor? Sizce yeni bir anayasa yazılırken değişmesi gerekiyor mu?
Oğuz Kaan Salıcı: Anayasanın ilk dört maddesi konusunda CHP’nin tavrı net. Biz ilk dört maddenin aynen korunması gerektiği kanaatindeyiz. İlk dört maddede yapılacak olan bir değişiklik, Cumhuriyet Halk Partisi'ne hitap eden bir değişiklik olmaz. CHP’nin buna evet demesi mümkün olmaz, doğru da olmaz. Kimliklerin anayasada yazıldığı, ifade edildiği bir yaklaşım da bizim Türkiye Cumhuriyeti'nin içinde, Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin, vatandaşımız olan insanlarımızın üzerine bir de kimlik eklemiş oluruz ki bu doğru olmaz. Dolayısıyla bizim kimliklerini görmeden, kimliklerini vurgulamadan ama herkesin gerçek anlamda vatandaş olduğu yani etnik kökeni Kürt, Arap, Laz, Türk birçok farklı etli köker olabilir. Kimliği farklı olabilir. Bir insanın kimliği kendi şerefidir. Ona dair hiçbir tartışmayı doğru bulmayız. Ama bütün bu kimliklerin anayasada yazıldığı bir yaklaşımı da doğru bulmayız. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak bizim için esastır.
Rûdaw: Peki, erken seçim meselesi de gündemde. Çok tartışılan ve çok sıcak bir konu olmaya devam ediyor. CHP erken seçime gidilmesini istiyor. Öbür taraftan başka görüşler var. Erken seçimle ilgili CHP'nin son görüşü nedir?
Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra erken seçimi peyderpey dirilendirmeye başladık. Türkiye'de 2002 yılında başlayan ve artık 23’üncü yılına girmiş olan bir siyasi iktidar var. Bu siyasi iktidar çok uzun zaman herhangi bir ortağa ihtiyaç duymadan bu süreci yürüttü. Yani koalisyon falan olmadı. Tek başına iktidar olan bir siyasi parti oldu. Dolayısıyla bu uzun zaman içinde aslında Türkiye ile ilgili bütün düşündüğü, programına yazdığı iyi şeyleri yapabilecek imkanı vardı, zamanı vardı, gücü vardı. Hem parlamentoda çoğunluğu vardı, hem başbakan ya da cumhurbaşkanı olarak Adalet ve Kalkınma Partili bir kişi Recep Tayyip Erdoğan yönetiyordu Türkiye'yi. Bütün bu süre içinde yapamadıkları şeyler için “zamanımız yok”, deme şansları yok.
Bunun için tekrardan seçimi daha ileri bir tarihte yapalım deme şansları yok. Türkiye'nin bir an önce bir seçime ihtiyacı var. Bu yönetimin değişmesi için bir seçime ihtiyacı var. Türkiye'nin daha iyi bir noktaya gitmesi için bir seçime ihtiyacı var. Az önce konuşmuş olduğumuz demokratik adımların atılabilmesi için seçime ihtiyacı var. Yargının bağımsızlaşması için, hukuk devletinin yeniden kurumsallaşması için seçime ihtiyacı var. Bunlardan dolayı CHP bir erken seçimi talep ediyor ve bir erken seçim olması için de çaba gösteriyor.
Rûdaw: Bu sadece CHP'nin talebi mi yoksa öbür muhalefet partileri de erken seçim istiyor mu?
Oğuz Kaan Salıcı: Başka partilerin de, muhalefet partilerin de talebi var ama ana muhalefet partisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin böyle bir talebi var. Bu da çok net.
Rûdaw: Peki ama en son seçim çok üzerinden geçmedi ve CHP kazanamadı. Daha seçimler için 3 yıl var. Siz kendinizden emin misiniz, erken seçime gidilirse CHP bu sefer kazanır mı?
Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi eğer seçim koşulları adilse, seçime adil koşulları altına gidiyorsanız bütün siyasi partiler için söylüyorum, iktidar ya da muhalefet. Dediğiniz gibi 2023 yılında bir başkanlık seçimi yaşandı ve AK Parti kazandı. Ama ondan 9 ay sonra bir yerel seçim yaşandı. Türkiye'nin önemli bütün belediyelerini CHP kazandı. Şimdi hangi seçimi esas alacağız? Cumhurbaşkanlığı seçimini mi esas alacağız, ondan sonra en son yapılan yerel seçimi meselesi alacağız. En son vatandaşın sandığa gidip iradesini ortaya koyduğu seçim yerel seçim. Vatandaş Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğunu, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Türkiye'yi yönettiğini bilmiyor muydu? Biliyordu. Neden bize oy verdi? Rahatsızlığı olduğu için oy verdi. Biz diyoruz ki bu rahatsızlığın genel iktidara yansıması lazım. Sadece yerelde kalmaması lazım. Genelde de Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarının, adayının öne çıktığı, kazandığı bir sürecin yaşanması lazım.
Rûdaw: Aday dediniz. Adayla ilgili bir takım tartışmalar var. Son durum nedir yani? CHP’nin cumhurbaşklanı adayı kim olacak?
Oğuz Kaan Salıcı: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi bir karar aldı. 23 Mart tarihinde bununla ilgili bir ön seçim yapılacak. Yani ön seçim şu; CHP üyeleri sandığa gidecek ve kimin aday olması gerektiği konusunda karara varılacak. Ama ön seçime giren bir arkadaşımız var. İstanbul Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ön seçime giriyor. Onun dışında bir başvuru gerçekleşmedi. Dolayısıyla ayın 23'ünde ön seçim yapılır. Sayın İmamoğlu onaylanır, toplum tarafından, parti tabanı tarafından. Ve önümüzdeki dönemde o öne çıkar. Ama biz erken seçim olsun istiyoruz. Planlanmış seçim 2028 yılında.
Rûdaw: Başka adaylar çıkmaz mı?
Oğuz Kaan Salıcı: Parti bu konuda kararını verip ilan ettikten sonra başka bir aday olmaz. Çok olağanüstü koşullar olursa olur. Ama olağanüstü koşullar şu anda bizim bilme şansımız yok.
Rûdaw: Türkiye siyasetinden biraz uzaklaşıp CHP'nin Erbil ile ilişkileri ve Irak'la ilişkileri hakkında konuşmak istiyorum. Şu an CHP ana muhalefet olarak Erbil'le ilişkileri nasıl?
Oğuz Kaan Salıcı: Şimdi şöyle söyleyeyim, 2022 yılında CHP Erbil'e bir heyet gönderdi. O heyetin başkanıydım ben. Geldik, Sayın Mesud Barzani ile görüştük. Neçirvan Barzani o zaman da başkandı, onunla görüştük. Mesrur Barzani ile görüştük. KDP'nin ve KYB'nin önemli isimleriyle görüştük. O zamana kadar gelmiş ilk heyetti. Ondan sonra bu ikinci gelişim benim Erbil'e. Bu forum aracılığıyla ikinci gelişim. Şimdi biz Bölgesel Yönetimi Irak'la olan ilişkilerimiz yani Ankara ile Bağdat arasında olan ilişkiler ve o ilişkilerin çerçevesi içinde Irak anayasasına göre bir yeri olduğu için, Bölgesel Yönetim’le tarihsel bağlarımız olduğu için, akrabalığımız olduğu için, önemli ticari faaliyetler olduğu için önemsiyoruz. Önemsediğimiz için ve bunu göstermek için 2022 yılında geldik. Bundan sonra da heyetler gelip gidecektir. Biz Bölgesel Yönetim’le Türkiye'nin ilişkilerinin iyi olması gerektiği kanaatindeyiz. Birbirlerine destek olmaları gerektiği kanaatindeyiz. Irak'la Türkiye ilişkilerinin değil olması gerektiği kanaatindeyiz. Siz Irak'la sorun yaşarsanız, Bağdat'la Erbil sorun yaşarsa biz bundan mutlu olmayız. Siz ne kadar iç içe olursanız, sorunlarınızı rahat bir şekilde çözerseniz biz ondan o kadar memnun oluruz. Çünkü biz bölgeye baktığımızda dostlarımızı, akrabalarımızı ve Türkiye ile iş birliği yapan ve bu iş birliğinden de güçlenerek çıkan ülkeler, komşular olması gerektiğini düşünürüz.
Rûdaw: Dış ilişkiler dedik. Biliyorsunuz Suriye'de yeni bir iktidar var. Beşar Esad döneminde CHP ile AK Parti'nin arasında bir takım tartışmalar vardı, Suriye ilişkileriyle ilgili.
Oğuz Kaan Salıcı: Hala var o tartışmalar.
Rûdaw: Şu andaki tartışmalar nedir?
Oğuz Kaan Salıcı: Şu andaki tartışma şu. Esad yönetimi gitti, yeni bir yönetim geldi.
Rûdaw: O sayfayı kapattık.
Oğuz Kaan Salıcı: Tabii. Şimdi yeni gelen yönetim Suriye'de kendi vatandaşına, kendi insanına iyi diyeceğimiz ne yapacak? Bunu nasıl yapacak? Türkiye de neyi teşvik edecek? Şimdi HTŞ’yi biliyoruz, bir geçmişi var. Geçmişine baktığınızda çok parlak bir geçmişi yok. Yani El-Nusra'ya giden, El-Kaide'ye giden bir geçmişi var. Yönetime geldikten sonra HTŞ'nin vermiş olduğu bazı mesajlar var. O mesajları görüyoruz. Önceki söyledikleriyle farklılık ifadeden mesajlar veriyorlar. Biz burada Suriye'nin bütünlüğünü önemsiyoruz. Yani Suriye'de farklı kesimler var. Bu farklı kesimlerin tamamının yönetime katıldığı, yönetimin bir parçası olduğu, işte Dürziler var. Bugünkü haberlerde bir gerginlik var deniliyor. Lazkiye’de, Tartus tarafında Nusayri nüfus yoğunlaşıyor. Ama Şam'a ve Halep'e baktığınızda zaten metropol şehirler. Türkiye sınırında Kuzey Suriye'de bir yönetim oluşuyor. Onların nasıl ilişkileri olacak? Türkiye'nin hala hazırda Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı ile kontrol ettiği bölgeler var. Bunların tamamının bir merkezi yönetim çatısı altında ve kendi sözlerini söyleyebilecekleri bir şekilde bütünleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Seküler bir Suriye olması gerektiğini düşünüyoruz. Demokratik bir Suriye olması gerektiğini düşünüyoruz. Vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu, kimsenin bir diğerinden daha üstün olmadığı bir Suriye olması gerektiğini düşünüyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de bunu teşvik etmesi gerektiğini düşünüyoruz Suriye'de. Çünkü huzur içinde yaşayan bir Suriye bizim için dost olur. Kendi içinde karmaşa yaşayan, sorun yaşayan bir Suriye, bizim üzüldüğümüz en uzun sınırımız olan 911 km sınırımız olan bir ülke Suriye. Bizim de tehdit olarak algıladığımız işlerin olduğu, göçün olduğu, terörün olduğu, iç çatışmaların olduğu bir Suriye olur ki biz bunu istemeyiz. Biz bunu yaşadık. Suriye iç savaşında biz bunu yaşadık. Türkiye bundan çok etkilendi. Çok olumsuz etkilendi. Dolayısıyla Türkiye'nin önümüzdeki dönemde hem Suriye'nin imarına katkı sunması için, hem ticaretinin daha iyi bir noktada olması için Suriye'nin iç huzurunun tesis edilmesi lazım ki bu konuda Türkiye'nin Suriye'yi teşvik etme anlamında çok imkanı var, gücü var. Bu gücün bu şekilde kullanılması gerektiğini düşünüyoruz. Onun için de umarız AK Parti şu anda yöneten parti olduğu için bu konuda adımlar atar, bu konuda atılacak adımların toparlayıcı ve bölgesel barışa katkı sunan adımlar olacağı kanaatindeyiz.
Rûdaw: Oğuz Bey çok teşekkürler.
Oğuz Kaan Salıcı: Ben teşekkür ederim.