31 Temmuz 2024'te Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde polisler tarafından gözaltına alınan 6 genç, kimlik kontrolü sonrasında hukuka aykırı bir şekilde darp edilerek işkenceye maruz kaldıkları iddia ediliyor.
Yüksekova'da DEM Parti öncülüğünde Cengiz Topel Caddesi'nde toplanan vatandaşlar 31 temmuz akşamı 6 kişinin polis tarafından darp edildiği iddialarına karşı basın açıklaması düzenledi.
Açıklamaya sivil toplum örgütleri, DEM Parti yöneticileri, işkenceye maruz bırakılan gençlerin aileleri ve vatandaşlar katıldı.
Açıklamayı okuyan DEM Parti Milletvekili Onur Düşünmez,
“Yüksekova'da gece saatlerinde rutinleştirmeye çalıştırdıkları bu polis ablukalarını mahallelerde derinleştiren emniyet güçleri veya emniyetten güç alan kim olduğu belirsiz kişilerin 31 Temmuz günü işlerinden evlerine dönmekte olan gençleri önce kelepçe bahadesiyle durdurup haksız bir durdurma işlemi gerçekleştirip orada beklettikten sonra ifadeleri var denilerek aslında gözaltı kararı almamasına rağmen bir işkence tarzıyla ellerini kelepçeleyerek akrep tipi polis araçlarına bindirmesi akabinin de bunları TEM şube ekiplerine teslim etmeleri, TEM şube ekiplerinden iki araca ayrı ayrı bindirilmeleri, bir aracın ismi Sinan Kunduracı, bir aracın ismi Burak Derya. Bu iki zırhlı tipi araçta bu arkadaşlarımıza, bu gençlere birinin yaşı 18'den küçük olmasına rağmen bu çocuklara, bu araçlarda işkence yapıldı.
İşkence darp raporu ile sabit olmasına rağmen Emniyet Güçleri, İçişleri Bakanlığı ilgilileri ve valilik bu konu hakkında kendilerinin bilgi sahibi olmadığını emniyetin böyle bir işlem yapmadığını dile getirdi.
özellikle ilçemizin Kışla Mahallesi ve Orman Mahallesi'ni her gün avlukaya alarak insanlara gözdağı vererek aslında hukuken yapmamaları gereken bir GBT işlemini özellikle gençlere dayatarak neyi amaçlıyorsunuz?
Eğer polis güçleri değilse ki valilik kendilerinin haberinin olmadığını söylüyor.
Eğer bunu yapan polis güçleri değilse polis araçlarını hangi çetevari kişilikler,hangi kendini bilmez hukuk tanımaz kişiler kullanıyorsa bunun hesabını derhal vermeliler.
Buradan açık ve net söylüyorum. Kayıtlara geçsin. Abdurrezzak isimli polis memuru her kimse bu gençlere işkence yapan kişinin ismidir.
Abdurrezzak'ı götürüp teslim ettiği kişi ise Yusuf Amir dedikleri kendince kendisi amir olarak tanıtan bizlerin de tanıdığı evet gerçekten resmi bir amirlik sıfatına haiz olan ancak çetevari yöntemlerle işkencecilik kara lekesini kendi alnına yapıştıran bu amiri burada bütün kamuoyuna açıklamak istiyorum.
Işkence yaparak ne yapmaya çalışmaktasınız?
90’lı yıllarda yaptığımız işkenceler, önceki yıllarda yaptığımız işkenceler yüksekova gençliğine, Kürt halkına bir geri adım attırdı mı?
Eğer yetkinizi hukuktan alıyorsanız bir gözaltı kararı olmamasına rağmen insanları nasıl alıkonup çevre yoluna götürüp burada darp edip burada farklı farklı sorular sorarak tahrik edip telefonlarının pinlerini bloke edip yüksek vanın dışında çok uzak alanlara bırakıp gecenin üçünde evinize nasıl gidiyorsanız gidin diyip,sonradan da arkalarına tehditlerle, baskıyla evlerine kadar yürütmek hangi hukukta, hangi vicdanla yer almakta?
Biliyoruz, hukuk tanımıyorsunuz. Vicdanınız da yok.
Hukuktan korkmadığınız gibi bu ülkenin yurttaşlarından da kormuyorsunuz. Amirlerinizden, kanunlarınızdan Allah'tan da kormuyorsunuz.
Ama size bir şey hatırlatıyoruz.Sizler polis olma yetkisini kanundan alıyorsunuz.kanunluk dışında bir eylem yapan bütün polislere o işkencecilik yaftasını bir kara leke olarak miras bırakıyor.Bunu öncelikle kabul etmemesi gereken kolluk güçleridir.Kolluk güçleri görevini kanunlara, nizama göre yapmak zorundadır.
Burada eğer altı genç biri çocuk olmak üzere altı yurttaş gözaltına alınıp saatlerce kendilerinden haber alınamıyorsa bu en çok da Hakkari’de görev yapan polisin sorumludur. Çünkü polisin burada meşruiyet kazanmasının en öne temeli insanların can ve mal güvenliğini sağlamak. Eğer insanların canını ve malını koruyamıyorsanız burada kendinize polisim demeyiniz. Ben size açık ve net söylüyorum. Biz işkencecilere boyun eğmedik. Bundan sonra da bize geri adım attırmayı düşünenler tarz ve yöntemlerini değiştirenler aslında doksandan beri süre gelen o inkar ve imha politikasını burada süreklileştirmeye çalışanlar iyi bilsin ki bugünden sonra da asla ve asla geri adım atmayacağız”