Darbe döneminde yaşanan ağır ihlallerin tanıklarının oluşturduğu “5 Nolu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu”, cezaevi önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.
“44 yıl geçti, ancak etkisi hala devam etmektedir”
Açıklamayı yapan grup üyesi Haluk Yıldızhan, şunları söyledi:
“5 Nolu Cezaevi’nin şiddetle beslenen özel bir kişiliksizleştirme laboratuvarı olduğunu ifade ederek, “Türkiye'de askerler darbeci geleneğini sürdürüp sivil yönetime el koyarak, 12 Eylül 1980'de askeri bir darbe yaptı. Bu darbenin üzerinden 44 yıl geçti, ancak etkisi hala devam etmektedir.
Bu askeri darbe sonucunda, yüz binlerce insan soruşturmaya tabi tutuldu, gözaltına alındı, işkencelerden geçirildi, binlercesi tutuklandı. İşkence hanelerde ve cezaevlerinde yüzlerce insan işkence ve kötü muameleden ötürü yaşamını yitirdi, öldürüldü, binlercesi sakat kaldı.
Binlerce insan idam cezasından yargılandı, 50 kişi idam edildi. Cezaevleri özel uygulama alanlarına dönüştü, birer işkence merkezi oldu. Ancak bir yer vardı ki, sadece basit bir işkence merkezi olmadı; aynı zamanda siyasal-sosyal bir deney merkezi, insanların kimliklerinin yok edilip, teslim alınmak üzere kurulmuş asimilasyon okulu, şiddetle beslenen özel bir kişiliksizleştirme laboratuvarıydı. Evet, orası Diyarbakır 5 Nolu Cezaeviydi.
Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde 1981-84 yılları arasında işkencelerden 34 kişi yaşamını yitirdi ve yüzlerce kişi sakat kaldı. Aileler de, içeride tutsak olan yakınları ile birlikte baskıya, şiddete maruz kaldılar, büyük travmalar yaşadılar. Bu süreç, işkence ve işkenceye karşı direnişler süreci olarak sürdü.”
“Şu anda projesinin yapılma aşamasında olduğu bilinmektedir”
Binlerce insanın yaşamında derin izler ve acılar bırakan 5 Nolu Cezaevi’nin hükümetin aldığı karar doğrultusunda, 20 Ekim 2022 tarihinde boşaltılarak müze yapılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildiğini aktaran Yıldızhan, “7 Haziran 2023 tarihinde projesi yapılmak üzere ihale edildi. Şu anda projesinin yapılma aşamasında olduğu tarafımızca ve kamuoyunca bilinmektedir. Bizler, 5 Nolu'da 1980-84 yıllarında yaşanan bu işkence ve vahşet döneminin tanıkları olarak, cezaevinin aslının tümüyle korunarak bir hafıza müzesi yapılması ile ilgili tüm aşamalarda yer almak ve tanıklıklarımızı ilgili kurumlar ve uygulayıcılarla paylaşmak amacıyla, bir araya gelerek 5 Nolu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu’nu oluşturduk” diye konuştu.
“Bir bütün olarak hafıza müzesine dönüşmelidir”
Yıldızhan, 5 Nolu Cezaevi’nin müzeye dönüştürülmesi amacıyla bakanlık yetkilileriyle yaptıkları görüşmede henüz bir sonuç alamadıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Bir cezaevi müze olacaksa, orada yaşananları, orada yaşayanlardan dinleyerek, gelecek kuşaklara aktaracak hafıza müzesi olmalıdır mantığıyla, kamuoyunda farkındalık yaratmak için, bir çok sivil toplum kuruluşu ve ilgili kamu kuruluşlarına yapılan ziyaret ile ilgili bakanlık ve CİMER’e yapılan müracaatlar sonucu, bakanlık yetkilileriyle yaptığımız görüşmede görüşlerimizin dikkate alınacağına dair söz verilmesine karşın bugüne kadar somut bir adım atılmamıştır.
Dünya ve Türkiye örneklerinde olduğu gibi, Almanya’daki Nazi kampları, Macaristan’daki Terörevi, Süleymaniye’deki Emna Sor ve Türkiye'de Sinop ve Ulucanlar cezaevlerindeki gibi 5 Nolu Cezaevi binası bir bütün olarak aslına uygun bir şekilde dizayn edilmeli ve cezaevinde yatanların o günleri yaşayanların görüş ve önerileri mutlaka dikkate alınmalıdır cezaevi bir bütün olarak hafıza müzesine dönüşmelidir.”