Gündem

Ekrem İmamoğlu: Görevden asla kaçmayacağız

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tarih geçen yüzyılda CHP’ye Türkiye'nin modern ve güçlü bir devlet olmasına öncülük etme rolü vermişti. Zaman şimdi bize toplum eliyle daha güçlü bir demokrasi inşa etme sorumluluğunu kayıtsız şartsız sunuyor. Bu görevden asla ve asla kaçmayacağız” dedi.

Abone Ol

Ekrem İmamoğlu göreve başlamasının dördüncü yılında; “İstanbul’da Hizmette 4 Yıl Sunumu” düzenledi.

Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan programda konuşan İmamoğlu, 4 yıllık görev süresi boyunca yaptıkları hizmetleri paylaştı.

İmamoğlu konuşmasında seçim yenilgisisnin ardından CHP’de değişimin kaçınılmaz hale geldiğini söyledi.

“300 Günde 300 Proje diyerek tamamladık”

4 yıllık icraatlarını anlatan İmamoğlu, özetle şöyle konuştu:

“2019’da devraldığımız 4,5 milyar Avroluk borcu 3.6 milyar Avroya düşürdük. Peki birileri ne diyor? İstanbul’un Fetret devriymiş. Size göre Fetret devri, 16 milyona göre büyük atılım devri... 

Yaptıklarımızın listesi uzar gider. 2022 bizim için bir projeler ve açılışlar yılıydı. 150 Günde 150 Proje diye başladığımız bir maratonu 300 Günde 300 Proje diyerek tamamladık. Her gün yeni bir proje, yeni bir çözüm sunmanın mutluluğunu yaşadık. 2024 yılı Mart ayı sonuna kadar, daha da yüksek bir tempoyla İstanbul’a projeler kazandırmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki 9 ayın hizmet maratonunu da çok yakında hemşerilerimizle paylaşacağız. Biz çok yüksek tempoda çalışmak ve mutlaka başarmak üzere organize olmuş bir yönetimiz. İstanbul’un yakın tarihi öyle büyük ihmal ve ihanetlerle dolu ki zaman kaybetme lüksümüz yok.

“İstanbullular artık daha azına razı olmayacak”

4 yıl önce bu göreve talip olduğumda, İstanbul’a, bu kötü dönemden sonra mutlak bir değişim vaat etmiştim. ‘İstanbul’a yeni, taze, güçlü bir başlangıç yapacağız’ demiştim. Çok şükür bunu başardık. İstanbul başardı, bu kadim şehirde güçlü bir kök saldı. Her değişim, bir zihniyet devrimiyle başlar. Biz İstanbul’da, vatandaşın şehre ve yerel yönetime bakış açısını değiştirdik. İstanbullular artık daha azına razı olmayacak. Yapılan her işte insana saygı, şehre özeni talep edecek. ‘Bu şehirde bundan böyle adalet ve liyakat hakimdir’ diyecek. Bir avuç insanın eşi, dostu, yakını değil. Ya da bir kesimin mutlu edildiği değil, milletin mutlu edildiği bir süreci her zaman isteyecek. Yapılan her işte şeffaflığı, katılımcılığı talep edecek. İstanbullular artık daha azına razı olmayacak.

“Seçimi kaybettik”

Muhalefet olarak 21 yıllık iktidarın en zayıf olduğu bir dönemde hem Meclis hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettik. Vatandaşın değişim talebine cevap veremedik. İktidarı değiştirecek bir güven ve umut ortamını oluşturamadık.

Bugün içinde olduğumuz tablo sadece bir seçim yenilgisi tablosu değildir. Çaresizlik ve ümitsizlik Türkiye’yi, giderek muhalefetsiz bir otoriterliğe doğru sürüklüyor. Dünya örneklerinden biliyoruz ki, muhalefetin etkisiz ve zayıf olduğu demokrasiler yaşayamaz. Muhalefetsiz rejimlerde vatandaşlar iktidarların merhametine terk edilir. Toplum bizden esaslı bir değişim bekliyor. Bu değişimi gerçekleştiremezsek ne vatandaşların beklentisini karşılayabiliriz ne de bulunduğumuz mevzileri koruyabiliriz. Daha da kötüsü, uzunca bir süre toplumsal muhalefetin değişim arzusunu ve umudunu kolay kolay yeniden harekete geçiremeyiz.  Bu tablo devam ederse önümüzdeki yerel seçimlerde de başarılı şansı kalmaz.

“Sadece vitrinimizi ve söylemimizi değiştirmek yetmez”

Türkiye muhalefetini buradan çıkarmak zorundayız. Bunu çıkartmak, CHP’nin göstereceği kararlı değişim iradesine bağlıdır. Bir bütün olarak kendimizi, partimizi, muhalefeti yeniden inşa etmek, kazanacak modeli hayata geçirmek zorundayız.  En acil ve en hayati ihtiyaç budur. Sadece vitrinimizi ve söylemimizi değiştirmek yetmez. İdeolojik-politik hattımızı sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle, toplumun bugünkü özgürlük, adalet ve eşitlik talepleriyle ve zamanın ihtiyaçlarıyla hep birlikte güncelleme mecburiyetimiz var. Parti içi demokrasi vazgeçilmez prensibimiz olmalı. Değişmek zorundayız. Değişime direndiğimiz her dakika toplumla aramızdaki mesafe açtığımızı unutmamak zorundayız. En şeffaf haliyle vatandaşları dinlemek, taleplerini almak, onlarla beraber güçlenmenin; vatandaşın katılımını siyasete, muhalefete katılımını en güçlü şekilde artırmak zorundayız. Muhalefette yaşanacak yenilenme yeni bir ittifak mimarisinin kurulmasının da en güçlü anahtarıdır.

Tarih geçen yüzyılda CHP’ye Türkiye'nin modern ve güçlü bir devlet olmasına öncülük etme rolü vermişti. Zaman şimdi bize toplum eliyle daha güçlü bir demokrasi inşa etme sorumluluğunu kayıtsız şartsız sunuyor. Bu görevden asla ve asla kaçmayacağız. İstanbul’da değişimi gerçekleştirdiğiniz ve 4 yıldır sürekli artan bir destekle sahip çıktığınız için sizlere ve tüm hemşerilerime çok teşekkür ediyorum.” / rüdaw