Gündem

Hayvanseverler Mamak barınağında nöbet tutuyor

Mamak Belediyesi Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret eden Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Av. Tuğba Gürsoy, kapalı alanlarda hayvanların bakımsızlıktan ve açlıktan ölüme terk edildiğini ve hayvanseverlerin barınakta nöbete başladığını söyledi.

Abone Ol

Mamak Belediyesi Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi Geçici Bakımevi’nde hayvanlara işkence edildiği iddiası üzerine barınağı ziyaret eden Av. Tuğba Gürsoy, barınaktaki hayvanların yeterli beslenme ve tedavi alamadığını söyledi. Yeni yasal düzenlemelerin de hayvan haklarını korumakta yetersiz kaldığını ifade eden Gürsoy, hayvanseverler olarak nöbetleşe barınaktaki durumu takip ettiklerini dile getirdi.

“Ziyaret saatinde kapalı alanlara giriş yasak”

Ankara Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkanı Av. Tuğba Gürsoy, Mamak barınağında yaşananlarla ilgili Elips Haber’den Ateş Çatıkkaş’a konuştu. Avukatlar ve gönüllüler ile birlikte barınağa gittiklerini ancak ziyaretçilere yalnızca açık alanların gösterildiğini söyleyen Gürsoy, açık alanlarda nispeten daha iyi bir tablo olduğunu ifade etti. “Mamak Belediyesi, CHP yönetimine dokuz ay önce geçti, yani 31 Mart seçimlerinde. AK Parti döneminde de çok sıkıntılar, eksiklikler ve yanlışlar vardı. Ancak o dönemdeki şikâyetlerimiz halen devam ediyor” diyen Gürsoy, “Barınağa girdiğimizde açık alanlarda hayvanlar daha iyi görünüyordu. Ancak çok zayıf, bakımsız ve mutsuzlardı. Hayata küsmüş bir köpekle karşılaştık, köşeye kafasını yaslamış çıkmak istiyordu ama çıkamıyordu. Açık alanlar tamamen ziyaretçiler için hazırlanmış vitrin gibi, gerçek tablo kapalı alanlarda gizleniyor” dedi.

Barınağın kapalı alanlarına girmekte zorlandıklarını vurgulayan Gürsoy, “Barınakta çok büyük bir çadır vardı, yaklaşık 200 köpeğin olduğu söyleniyor. Bu alan yoğun bakım çadırı olarak gösteriliyor ama aslında hayvanlar tamamen kendi hallerine terk edilmiş. Çadırın kapısı açık olduğu için içeri girdiğimizde korkunç bir manzarayla karşılaştık” ifadelerini kullandı.

“Yoğun bakım çadırı, ölüm kampına dönüşmüş”

Yoğun bakım çadırında hiçbir tıbbi müdahale yapılmadığını belirten Gürsoy, çadırın içindeki durumu şu sözlerle aktardı: “Her yer dışkıyla kaplıydı, hayvanların yatacağı paletlerin üzerinde kuş pislikleri birikmişti. Çoğu köpeğin suyu yoktu, suyu olanlarınki ise yemyeşildi. Tedaviye dair hiçbir iz yoktu. Ne bir serum takılı köpek gördük ne de herhangi bir tedavi protokolü tabelası vardı. Oradaki hayvanların hiçbir tedavi almadığı açıkça görülüyordu. Ölmek üzere olan bir köpeği aldırıp tedavi ettirmeye çalıştık, ama barınak veterineri damar yolu açmayı bile 20 dakikada yapamadı.”

“Kapalı alanlar daha vahim”

Yoğun bakım çadırının dışında yer alan kapalı bölmelerde daha da kötü bir tabloyla karşılaştıklarını ifade eden Gürsoy, “Kapalı alanlarda hayvanlar tamamen karanlıkta tutuluyor. Işık ve hava ile temasları yok. Küçük alanlara üç ila altı köpek hapsedilmiş. Mama ve su yoktu. Bazı köpekler ölmüş, bazıları parçalanmış haldeydi. Açlıktan birbirlerini yemiş olabileceklerini düşünüyoruz. Kapalı alanlar tamamen gözlerden uzak tutuluyor ve hayvanlar burada tam bir işkence altında” dedi.

Barınakta 700-800 köpeğin olduğunu ve bu köpeklerin çoğunun tedaviye muhtaç olduğunu belirten Gürsoy, gönüllülerin bu hayvanları alıp tedavi ettirmelerine de izin verilmediğini belirtti. “Hayvanların tedavisi için acil bir şekilde inisiyatif alınması gerekiyor. Kanunlara göre, hasta hayvanların barınaktan özel kliniğe tedavi için çıkartılabilmesi gerektiği çok açık. Ancak belediye, bu hayvanları yediemin olarak gönüllülere teslim etmeyi de kabul etmiyor. Bu yüzden tedaviler yapılamıyor ve hayvanlar ölüme terk ediliyor” diyerek mevcut uygulamayı eleştirdi.

Gönüllüler barınakta nöbette

Barınaktaki durumun bir başkent belediyesine yakışmadığını ifade eden Gürsoy, “Bizler 5 kişi için izin alabildik, her 12 saatte bir nöbetleşe barınakta en azından o hayvanların aç kalmadığına emin olmak için başlarındayız. Barınakta gördüklerimiz kabul edilemez. Hayvanlara sistematik şekilde kötü muamele ve ihmal uygulanıyor. Yaşam hakkı hem yasal düzenlemeler hem de uygulamalarla yok sayılıyor. Bu durumun acilen düzeltilmesi gerekiyor” sözlerini kaydetti.