İHD Hakkari Şubesi sınır köylerine giriş çıkışlarda uygulanan X-Ray cihazı konulması, muhtarlık ve komutanlıktan izinli giriş, erzakların sınırlı şekilde alınması, detaylı aramalara ilişkin uygulamalarla ilgili raporu açıkladı.
İHD Yüksekova temsilciliğinde rapora dair basın metni okundu.
29 sayfadan oluşan raporda, “Zorunlu göç ve yerinden edilme”, “askeri baskı ve güvenlik güçlerinin ihlalleri”, “Ekonomik hak ihlalleri”, “kadınlara yönelik ihlalleri” “Sağlık hakları ihlalleri” ve “eğitim hakları ihlalleri” isimli 6 ana başlık üzerinden yapılan gözlemlere yer verildi.
Basın metnini İHD Hakkari şube Eş Başkanı Sibel Çapraz okudu.
Çapraz, “Kürt coğrafyasının sınır bölgelerinde yaşanan hak ihlalleri, bölgedeki askeri operasyonlar, güvenlik politikaları ve etnik temelli baskılar nedeniyle oldukça yaygındır. Bu bölgelerde yaşayan Kürt halkı, hem fiziki güvenlik hem de ekonomik, sosyal ve kültürel haklar açısından çeşitli ihlallerle karşı karşıya kalmaktadır. Sınır bölgeleri diye adlandırılan bu alanlar bölge halkının yaşam alanları olmakla birlikte halkın hayvancılık yaptığı ve gelir elde etmeye çalıştığı yerlerdir. Bölgenin çatışma alanı olarak gösterilmesi ve bunun sonucunda halkın yaşam alanlarını engelleyen birçok unsur halkın güvenliğini korumak adı altında yapılmaktadır. Özellikle sınır bölgelerinde yaşayan halkın askeri operasyonlar adı altında yaşam alanlarında fiziki olarak rahat hareket edememesi, günlük yaşamsal pratiklerinden yoksun bırakılması ve bölgeden gönderilmeye çalışılması mevcut siyasi dinamiklerin bir unsuru bağlamında karşımıza çıkmaktadır. Bu köylerde yaşayan insanlar, hem fiziki güvenlik hem de ekonomik ve sosyal haklar açısından çeşitli ihlallerle karşı karşıya kalmaktadır. Zorunlu göç ve yerinden edilme, askeri baskılar ve güvenlik güçlerinin neden olduğu; yoğun askeri varlık ve operasyonlar, kontrol noktaları ve hareket özgürlüğünün kısıtlanması, gözaltı ve şiddet vakaları ve ev ve mülk aramaları gibi ihlaller, tarım ve hayvancılık faaliyetlerine erişimin kısıtlanması, ticaret ve sınır geçişlerinde kısıtlamalar, ekonomik kalkınma ve yatırımların engellenmesi gibi ekonomik hak ihlalleri, kadınlara yönelik hak ihlalleri, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar gibi pek çok hak ihlali tespit edilmiştir”
Gözlem yapılan bölgelerin özellikle 1980’lerin sonlarından 1990’ların sonuna kadar süren köy boşaltmalarının uygulandığı bölgeler olduğu vurgulandı.
Raporda, “ 23 Haziran 2010 tarihinde başlatılan Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi kapsamında kaldığı tespit edilmiştir. Projenin uygulanması için köylülere destekte bulunulacağının, elektrik ve su hizmetinden faydalandırılacağının söylendiği, buna rağmen bölgede döşenmiş olan mayınların yerlerinin belirlenmesi ve temizlenmesi ile ilgili hiçbir çaba gösterilmediği, köylerine dönmeleri için valilik ve kaymakamlıklar tarafından hazırlanan dilekçelerde yer alan “köylerini terör nedeniyle terk ettikleri”ne ilişkin maddeyi işaretlemeleri yönünde baskı yapıldığı, maddi ve manevi tazminat isteklerinde bulunmayacaklarına dair taahhüt istendiği köylüler tarafından heyetimize aktarılmıştır. Gelinen aşamada Köye Dönüş Projesinde vaat edilen tekrar köylerin tekrar yerleşim yeri haline getirilmeye çalışılması bir tarafa bu bölgeler tekrar fiilen insansızlaştırılmaya ve boşaltılmaya çalışılmaktadır. Rapora konu bu uygulamalarla, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 27 ve 16. Maddeleri, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin 14. Maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesi ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. Maddesi ihlal edilmiştir. Gözlemlerimiz, yerel halkın günlük yaşamında karşılaştığı zorlukları, temel hak ve özgürlüklerine erişimlerini, ayrıca güvenlik ve sosyal hizmetler konusundaki eksiklikleri kapsamaktadır. Bu bağlamda, sınır köylerinde yaşayan bireylerin sesine kulak vermek, insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik farkındalık yaratmak ve çözüm önerileri geliştirmek öncelikli hedefimizdir” denildi.
Raporun sonuç ve önerileri bölümünde şu ifadeler yer aldı:
· Sınır bölgelerinde, güvenlik önlemleri ile halkın temel hak ve özgürlükleri arasında denge gözetilmelidir. Güvenlik politikaları, sivillerin yaşamını olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde şekillendirilmelidir.
· Eğitime ve sağlığa erişim konusunda devlet, sınır bölgelerinde yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak gerekli adımları atmalıdır. Okul, sağlık hizmetleri ve altyapı eksiklikleri bir an önce giderilmelidir.
· Tarım ve hayvancılık yapmayı zorlaştıran mayınlı bölgelerin temizlenmemesi, suların kirletilmesi, mahsul toplama zamanlarında köylere girişlere izin verilmemesi gibi uygulamalara son verilmelidir.
· Yaşam hakkı ihlaline neden olunmaması için atış poligonları yerleşim yerlerine uzak bölgelere taşınmalıdır.
· Köye Dönüş Projelerinde taahhüt edilenler hayata geçirilmeli ve uygulanıp uygulanmadığı denetlenmelidir.
· Sınır köylerinde yaşayan vatandaşların yaşadıkları sıkıntıların, ulusal ve uluslararası düzeyde duyurulması sağlanmalı ve hak ihlalleri son bulmalıdır.
Sonuç olarak, tüm vatandaşlarımızın eşit haklar ve özgürlükler temelinde yaşamlarını sürdürmesi gerektiği anlayışını savunuyoruz. Sınır köylerinde yaşanan hak ihlalleri, sadece o köylerin sakinlerinin değil, tüm halkın ortak sorunudur. Hükümeti ve ilgili tüm kurumları, bu insan hakları ihlallerine son vermek için harekete geçmeye çağırıyoruz