İHD Hakkarii Şubesi ve Kayıp YakınlarıYüksekova'da Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) öncülüğünde ‘Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın’ talebiyle sürdürdükleri eylemlerin 143'üncü haftasında Otluca Köyü'nde gözaltında kaybolduğu iddia edilen 5 çoban için faillerini sordu.
Baın açıklamasınaKayıp Yakınlları, Yüksekova Belediye Eş Başkanı Şoreş Diri, Belediye meclis üyeleri ve İHD üyeleri katıldı.
Açıklamada ilk söz alan İHD Hakkari Şube Başkanı Sibel Çapraz, hasta tutsaklar ve kaybedilenler için adalet istedi.
Daha sonra olay örgüsünü okuyan İHD Hakkari Şube Sekreteri Pınar Şen 5 çoban için adalet isteyerek Şu ifadelere yer verdi:
"Gözaltında insan kaybetme geleneği Türkiye cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde olağan bir biçimde karşılanmaktadır’ Yetkinlerin ellerinde bulundurdukları yasalardan doğan güçleri kötüye kullanmaları sonucu bir çok yurttaşımız gözaltına alınarak katledildi. Bunlardan bazılarının ise günümüzde bir mezar yeri dahi yok. Yetkililer kendi kusurlarından ötürü meydana gelen bir olay açısından sorumluların yargılanması gerektiğini asla düşünmüyor. Öncelikli bir kuram olarak ‘bahse konu olayı’ nasıl temizleriz, nasıl sümen altı ederiz diye düşünüyor ve buna göre eylemlerini dizayn ediyorlar. Maalesef Türkiye yargısı yaşanan adaletsiz tutum karşısında bir cezasızlık sistemi geliştiriyor. Gerçek adaletin sağlanması için çalışmak, yasa dışı faaliyetlere devlet eliyle müdahale etmek günümüz Türkiye’sinde bir hayal olarak görülüyor. İşte tamda bu yüzden; İnsanların evlatları için çiçeklerle donatacağı bir mezar yerinin olması için insan hakları savunucuları olarak son kaybın akıbeti ortaya çıkana kadar bu topraklarda kayıplarımızın akıbetini sormaya devam edeceğiz. 24 Ağustos 1996’da Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı Otluca bölgesi yakınlarına bir operasyon yaptı ve çatışma yaşandı. İlgili çatışmadan iki gün sonra 26 Ağustos 1996’da ise aynı birlik Otluca köyüne gelerek olay günü bölgede bulunan 5 çobanı gözaltına aldı. Yakınlarından bir daha haber alamayan aileler önce jandarma tugay komutanlığına akrabalarının akıbetini öğrenmek için başvuruda bulundu. Herhangi bir cevap alamayan aileler 6 Eylül tarihinde Hakkari Başsavcılığı makamına başvuru yaptı. Savcılık makamı Tugay komutanlığına bir yazı yazdı ve 5 köylünün akıbetini sordu Savcılığın ilgili yazısına da cevap verilmedi. Aileler, Hakkari Dağ Ve Komando Taburuna bağlı birliklerin köylerine bir operasyon düzenleyerek 5 çobanı gözaltına aldığını fakat çobanların akıbetine dair yapılan hiç bir başvuruya cevap verilmediği bahisle Hakkari Valiliğine başvurdu. Valiliğin yazısına cevap olarak ‘bahse konu çobanların gözaltına alınmadığı, kendi düşüncelerine göre PKK ye katılımda bulunduklarını’ dile getirdi. Hemen akabinde bu minvalde bir savunmayı 16 ve 30 Eylül tarihinde Hakkari Savcılığı makamına gönderdi. Aile bireyleri ilgili tarihlerde Hakkari de görev yapan üst rütbeli bir askeri personelin Susurluk komisyonu tarafından dinlenildiğini ve bir çok yasa dışı eylem açısından komisyona ifadeler verdiğini medyadan öğrendi. Avukatları aracılığı ile komisyona başvuran aileler üst rütbeli askeri personel H.O nun dinlenmesini talep etti. H.O, 26 ağustos 1996 yılında gözaltına alınan çobanların tamamının askeri personelce katledildiğini itiraf etti. Fakat bu itiraflara rağmen cezasızlık politikası devreye girdi ve açılan dava da bir ilerleme kaydedilemedi. Soruşturmada bir ilerleme sağlanamayınca, kayıp çobanların aileleri 16 Mayıs 2004’te avukatları Mikail Demiroğlu aracılığıyla AİHM’e başvurdu. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “yaşam hakkını” düzenleyen ikinci maddesini etkin soruşturma yapmayarak ihlal etmekten ve 13. maddesi uyarınca etkili başvuru hakkının ihlal edilmesi dolayısıyla mahkum oldu. Ailelere tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. Böylelikle Türkiye yargısının sümenaltı etmeye çalıştığı ‘Otluca köyü katliamı’ dosyasında gerçekler uluslararası yargılama ile gün yüzüne çıktı. Yargı eli ile örülmeye çalışılan cezasızlık duvarı bu ülkede insan hakları alanının en büyük düşmanıdır. Yasalar bir çerçeveye bağlıdır ve insan yaşamının en kutsal kuram olduğu dünyada hiç bir ahlaki ve kanuni etik taşımayan uygulamalar ile yaşam hakkının kutsallığını hiçe sayan zihniyeti mücadelemiz ile yerle bir edeceğiz. Hakkari Otluca köyünde kaybedilen 5 insanımızın akıbeti açıklansın, sorumlular yargılansın"
Basın açıklaması sonrası grup 1 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi.