2027’de İstanbul’un ev sahipliği yapacağı Avrupa Oyunları’nın imza töreni için Roma’da bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gündemdeki konulara ilişkin konuştu.
Cumhuriyet’e konuşan İmamoğlu, “Kobani Davasına ne diyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Türkiye'de üzülerek söylüyorum ki, birçok siyasi dava var. Ve siyasi davalar üzerinden kin, öfke ve neye dayalı belli değil ama çoğu zaman insanlar boşu boşuna yıllardır hapiste yatabiliyor.
Bir tanesi de benim yaklaşık 10-15 yıllık canciğer arkadaşım. Bir Gezi davasından ötürü içeride olan bir arkadaşım. Bugün şunu söylemek lazım. Normalleşmeyi konuşuyoruz. Normalleşmenin bence ilk kuralı adalettir ve adalete uygun bir biçimde hareket etmektir. Siyaseti de adalete alet etmemek gerekir. Ama uzun süredir bu anlamda siyaset adaletle iç içe geçmiş, hatta bazen adaleti ne yazık ki bize unutturan kararların siyasi biçimde verildiği bir ülkede yaşıyoruz.
“Kimsenin vicdanı rahat edemez”
Şiddeti özellikle siyasetin gündeminden çıkarmamız lazım. Legal siyasetin önünü açmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokrasi ve hukuk ilkeleri temeline inşa edilmiştir ve gücünü bu ilkelerden almak zorundadır. Bunu sağladığımız zaman bu ülkede huzuru inşa edebiliriz.
Bu anlamda her ne suretle olursa olsun bu ilkelerin dışına çıkması asla düşünülmemeli. Bu yönüyle şiddete başvurmadıkça hiç kimsenin de cezalandırılmasını biz asla doğru bulmayız. Bu ülkede hepimiz teröre de karşıyız ama bugün verilen kararlar siyasi temele oturduğu sürece hiç kimsenin vicdanı rahat edemez.
Bu kapsamda tabii ki üzülüyoruz. Bu ülkede özellikle geçmişte çokça siyasi cezalandırmalar yapıldı. Bugün verilen siyasi cezalandırma kararlarının arkasında olduğunu bildiğimiz insanların bile yargılanıp cezalandırıldığı günleri yaşadık.
Bizim ilerlememiz gerekirken geri gitmiş durumdayız. Bunun adı ister Selahattin Demirtaş, ister Ahmet Türk olsun. Bu insanları mahkum etmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Kazandırmayacak da.
“Mağduriyet daha da büyüyor”
Ahmet Türk 1970’lerde Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyaset yapan bir aktördü. O bakımdan az önce de ifade ettiğim gibi legal siyaseti yok ettiğimiz takdirde, makul ve mantıklı bir ortamın ve insanların huzur güven içerisinde kendini hissedeceği bir ülkeyi oluşturma şansımız yok.
Siyaseti ve siyasetçiyi ortadan kaldırdığınızda boşluğu dolduran yapılar tam da az önce söylediğimiz yapılar. Ondan sonra hiç bilmediğimiz, hiçbir tüzel kişiliği olmayan yapıların gücü üzerinden ülkede racon kesilir hale geliyor ve mağduriyet daha da büyüyor. Dediğim gibi tabii ki teröre asla fırsat vermeyiz.”
İmamoğlu’na yönelik davaya ilişkin değerlendirme
İmamoğlu, “Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça sizin davanızda farklı bir sonuç çıkmasını bekliyor musunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Siyasi görmedikleri için bu anlamsız hamleyi yapabilirler mi? Emin değilim. Çünkü benimle beş yıldır çatışan bir siyasi iktidar var. Ve bu seçimde aradaki oy sayısının büyüdüğü bir farkla seçimi kazandığımız bir şehir var ortada. Hala bunu kendine bir kazanım olarak görür de böyle bir siyasi karar verirse bu yapıdan akıl olarak da şüphe etmek gerekir. Bu bağlamda ben böyle bir şey beklemiyorum. Ama Türkiye'de “bu mümkün değil” diyeceğimiz ama yaşamadığımız da hiçbir şey kalmadı.
Olabilir ama kesinlikle aklımın ucundan bile geçmiyor. Yani deseniz ki, bir gece yatağa başınızı yastığa koyarken sizi tereddütte bırakıp azıcık uykusuz bıraktığı an oldu mu? Vallahi hiç olmadı yani.
Siyasetteki normalleşmeyi olumlu bulduğunu aktaran İmamoğlu, “Ben genel başkanımızın bu duruşunu destekliyorum. Elbette tedbir alınması gereken hususlar vardır. Ne bileyim; sandalyenin bir tane sapının kırık şekilde bana hazırlanmış olduğu bir ortamda oturmuş birisi olarak, bu tedbirleri bile almayı düşünmek zorundayız. Başkalaştıran, uzaklaştıran, sürekli kavga eden anlayıştan hep kazançlı çıkan bugünün iktidarı olmuştur. Bu oyuna gelmemek lazım" dedi.