Geçtiğimiz gün Meclis Genel Kurulunda kabul edilen infaz düzenlemesi ile pek çok gazetecinin ve siyasi davaların kapsamına giren suçlar haricindeki 2020’den beri Kovid izninde olan hükümlüler ve kapalı cezaevindeki hükümlüler erken tahliye edilecek.
Evrensel’e konuşan İstanbul Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Barış Işık, her ne kadar Adalet Bakanı “Bu bir af değil” dese de getirilen düzenlemenin fiili bir af olduğunu vurguluyor.
İNFAZ KANUNUNDA YAMALAR
“Bugünkü infaz değişikliği geçici bir madde ile yapılıyor. 2020'deki infaz değişikliği o zaman da af diye adlandırılıyordu bazı hocalar tarafından. 2020 değişiklikleri de geçici maddelerle yapılmıştı. Bugün eklenen 10. geçici maddenin 2020’deki değişikliğin bir uzantısı diyebiliriz” diyen Işık, infaz kanununda geçici maddelerle yamalı bohçayı aşan karmaşık düzenlemelerin, kavraması, anlaşılması, uygulaması açısından zor bir durum yarattığını söyledi.
AMAÇ TOPLUMA YENİDEN KAZANMAK DEĞİL, CEZAEVLERİNİ BOŞALTMAK
Bu düzenlemeyle koşullu salıverme ve koşullu salıvermeye hazırlıktaki süreler kısaltılarak erken tahliyenin sağlandığını belirten Işık, bu düzenlemenin amacının belirtildiği gibi “Hükümlüleri topluma yeniden kazandırmak” olmadığının altını çiziyor: “Bu neden yapılıyor? 2020’de çıkan düzenleme hem koşullu salıverme sürecini değiştirmişti, hem de Kovid iznine çıkarma söz konusu olmuştu. ‘Kovid iznine çıkarılan kişiler bu izin sürecinde işte işe girdiler vs. o yüzden topluma yeniden kazanmak için cezaevine koymamak lazım’ diye bir gerekçeden bahsediliyor ama esas olarak amaç cezaevlerini boşaltmak. 2020 değişikliği de böyleydi.”
Hükümlüleri topluma yeniden kazandırmak için bir altyapı ve teorik çalışmalar yapılması gerektiğine dikkat çeken Işın, böylesi bir tartışma ortamının yaratılmadığını ifade ediyor: “Koşullu salıvermenin amacı şudur: ‘Biz insanı bir ömür cezaevinde çürütmeyelim, dışarı entegre edelim, yeniden topluma kazandıralım’ ama burada öyle olmuyor.”
KİMİ KAPSIYOR, KİMİ KAPSAMIYOR?
Yeni düzenlemede 2020’de Kovid iznine çıkarılmış hükümlülerin artık çok az hapis yatarak tahliyelerinin sağlanacağını söyleyen Işık, “Kovid dünyada bitti ama cezaevlerinde bitmedi” dedi. Gazeteci ve siyasetçilerin en çok yargılandığı “örgüt suçları”nın bu düzenlemenin dışında bırakılmasında ise bir ayrım gözetildiğine dikkat çeken Işık, “Bu anlamda eşitlik ilkesi bakımından da tartışmaya açık. Cezaevlerinde yargının içinde bulunduğu yapısal problemler içinden çıkılmaz hâlde. Cezaevleri siyasi saiklerle yapılan davaların neticesinde dolup taşmış durumda ama buna rağmen bu suçlar kapsam dışı bırakılıyor.”
FİİLİ AFFA ADALET BAKANI ‘AF DEĞİL’ DİYOR
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen kanun teklifinin bir 'af' düzenlemesi olmadığını, Kovid-19 izninde bulunan koşullu salıverilme tarihine belli bir süre kalmış iyi halli hükümlülerin kalan cezalarının denetimli serbestlik altında çektirilmesi olduğunu açıklamıştı. Işık, Adalet Bakanının bu açıklamasına dair, “Cezaevlerini boşaltmak üzere yapılan bir şey af mıdır? Pratikte aftır. Ancak bu, bir af kanunuyla yapılmıyor. Koşullu salıverme hükümleri değiştirilerek sağlanıyor. Pratikte bir af aslında. Ama şu an yargının bakış açısın göre ‘bu bir af değildir’ deniyor. Bu anlamda da bu düzenleme eleştirilmelidir” diyor.
‘BEN NASILSA ÇIKARIM’ DİYENLER OLABİLİR
Işık, fiili affın adli suçların artışına sebep olacak bir atmosfer yaratıp yaratmayacağı sorusuna “Kanun koyucu üç yılda bir düzenli aralıklarla cezaevlerini boşaltmak için bu yönteme başvuruyor. Özellikle adli suçları işleyenler bakımından ‘ben nasılsa çıkarım’ diyenler olabilir kısa vadede. Tabii ki böyle olumsuz sonuçları olacak. Çünkü bu kanunlar yapılırken bunun için ciddi bir ön çalışma söz konusu olmuyor, bilim insanlarıyla bir tartışma ortamı yaratılmıyor” diye yanıt veriyor. / Evrensel