Son ırmak kuruduğunda,son ağaç yok olduğunda,son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak. (Kızılderili atasözü)
Cennet Cehennem Vadisi, Reşko Zirve,Orşe Şelaler Bölgesi,Kaval Şelaleri, Berçelan,Mirgezer, Meydan Belek yaylaları Nehri. Kuş Cenneti ve en son Cilo Sat Gölleri ....
Dünyada bir coğrafyada bu kadar saklı cennetleri içinde barındıran az bir şehir bulunmakta.. bu tür doğal güzellikleri bulunan dünya ülkelerinin doğasına nasıl sahip çıktıkları ile ilgili kısa bir Google araştırması;bu konularda ne kadar da içler acısı bir durum içerisinde olduğumuzu çok üzülerek görmüş olduk.
İsviçre'de 1800'lü yılların başında çekilmiş bir doğa harikası fotoğrafı 2000'li yıllarda çekilmiş başka bir fotoğraf ile karşılaştırdım.
Yolun üzerinde ki taşıma aracının dışında tek bir taş bile yerinden kaldırılmamış.
Hakkari coğrafyasını karış karış gezmiş,ve dünyanın farklı şehirlerlerine gitme fırsatı bulmuş biri olarak, ikinci bir Hakkari nadir var. Karadeniz yemyeşil olmasına rağmen yüksek yağış ve nem ve tehlikeli yaban hayatından dolayı turistlerin kamp yapmasına pek elverişli değildir. Yazın kavurucu sıcaklığı Antalya'yı denizinin dışında cazip kılan başka bir şey yokken,dört mevsimin bir arada yaşadığı cilo coğrafyası tam bir cazibe merkezi ve bu merkez tam bir altın değerinde ....
Cilo Sat Göllerine yapılan bireysel doğa yürüyüşleri bile bilgisizliğimizden kaynaklı zarar görürken kalkıp devlet eliyle dev bir organizasyonunun buralara yapılacak olması kabul edilebilir bir yanı bulunmamakta...
Geldiği günden beri makamını, koltuğunu terketmiş,ceketini çıkarmış ve halk arasına karışmış çok da başarılı bir valinin bu tür bir doğa harikasının; gözleri önünde zarar göreceği bir organizasyona ev sahipliği yapması da ayrı bir tartışma konusu...
Binlerce insanı düzensiz bir şekilde araçlarıyla,mangal ve semaver yakmak için odunlarıyla,ses sistemleri ile,beraberlerinde getirdikleri tüketim malzemeleri ile sat göllerine dolduracaksınız.
Peki neden ? Hakkari'yi tanıtmak
Türkiye'deki tüm festivallere baktığımızda özellikle Karadeniz yörelerimizde festivaller hep yayla şenliği şeklinde olur. Çünkü yaylalarda koyunlarınızı otlatır. Zarar minimize edilmiş olur.
Binlerce insanımızın bir anda mangal ve semaver ateşi yaktıklarını düşünün;ateş sadece üst bitkiyi değil yer altındaki kök soğanı da yakıyor. Cilonun ekolojik dengesi alt üst olurken endemik bitkiler de zarar görmüş olacaktır.
Ya yüksek ses sistemleri ve motor gazlarının zararlarına ne demeli....
Peki rüzgara karışıp giden naylonlar...
İnşaat araçlarının oralarda tuvaletler için alan açmaları, yol açmaları....!
Umulur ki festival kararını veren devlet erkanının çocukları yıllar sonra buralara öğretmen ,doktor veya gönüllerini kaptırmış bir birey olarak geldiklerinde sat göllerinde karşılaştıkları manzaranın bir sorumlusunun da babaları veya dedeleri olduklarına şahit olurlar.
İyisi mi bu festivalden vazgeçin ya da bu bir son olsun.
Bi rşeyler yapılacağı umuduyla .....!