27 Mayıs 1995 Cumartesi gününden beri Galatasaray Meydanı'nda kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için bir araya gelen Cumartesi Anneleri'nin mücadelesi 1000. haftasına girdi.
Yüksekova’da İnsan Hakları Derneği öncülüğünde toplanan Cumartesi Anneleri, 1000'inci haftada ilçenin Kültür Sanat Sokağında bir araya gelerek basın açıklaması düzenledi.
Kayıp yakınlarının eylemine Hakkari Milletvekili Onur Düşünmez, Hakkâri Baro Başkanı Ergün Canan ve avukatlar, İHD temsilcileri ile kayıp yakınları katıldı.
Açıklamada ilk söz alan İHD Hakkari Şube Başkanı Sibel Çapraz, Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele haftasında Galatasaray Meydanı'nda toplanan Cumartesi Anneleri'nin 1000’inci haftası kapsamında bir araya geldiklerini belirterek, “Burada hep birlikte Galatasaray Meydanı'n 1000’inci haftasında orada bulunan bütün kayıplara ve yakınlarına 1000 selam olsun. Mücadelemiz var olduğumuz sürece devam edecektir” dedi.
Daha sonra basın açıklamasını okumak için söz alan İHD şube temsilcisi Avukat Eren Baskın, 1000. kez aynı derin acı ve aynı ısrarla bir araya geldiklerini 1000 hafta, 7000 gün, 229 aylık süreci kayıplarını arayışla geçtiklerini belirtti.
“Onlardan geriye sadece isimleri ve kucaklarımızdaki fotoğrafları kaldı.”
Baskın açıklamasını devamında şu ifadeleri yer verdi:
Biz Cumartesi Anneleri/İnsanlarıyız. Anneyiz, babayız, eşiz, kardeşiz, evladız, yeğeniz, torunuz. Yani sizler gibiyiz. Ama aslında bir farkımız var sizden. Bizim kalbimizde aynı derin yara sızlıyor; sevdiklerimizin mezarlarına bile sahip olamamanın tarifsiz acısı.
Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan sevdiklerimizden bir daha haber alamadık. Ya aylar, uzun yıllar sonra “kimliği meçhul kişi” olarak gizlice gömüldükleri kimsesizler mezarlığında ağır işkence izleri taşıyan bedenlerine ulaştık ya da hiçbir iz bulamadık. Onlardan geriye sadece isimleri ve kucaklarımızdaki fotoğrafları kaldı.
Kucağımızda fotoğraflarını taşıdığımız sevdiklerimize bir bakın. Onlar da sizin gibiydiler. İşçilerdi, esnaflardı, taksicilerdi, çiftçilerdi, doktorlardı, eczacılardı, hemşirelerdi, gardiyanlardı, avukatlardı, gazetecilerdi, öğretmenlerdi, mühendislerdi, iş insanlarıydı, ilköğretim, lise ve üniversite öğrencileriydi, siyasetçilerdi, sendikacılardı. Onlar bizim en sevdiğimizdi”
“Devletin alıp götürdüğü sevdiklerimizi istiyoruz!”
1000 haftadır, hiç dinmeyen bir ağrıyla ve aynı zamanda hiç bitmeyen bir umutla Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldiklerini hatırlatan Baskın, “ Devletin alıp götürdüğü sevdiklerimizi istiyoruz! Akıbetlerini bilmek istiyoruz!
1000 haftadır, soruyoruz: Kayıplarımız nerede?
1000 haftadır, soruyoruz: Sevdiklerimizi kaybedenler, bu insanlığa karşı suçun fail ve sorumluları neden cezasızlıkla korunuyor? 1000 haftadır haykırıyoruz: Unutmuyoruz, unutmuyoruz, asla unutmayacağız.
1000 haftadır haykırıyoruz: Vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz, asla vazgeçmeyeceğiz.
27 Mayıs 1995’ten beri, her hafta saat 12:00’de Galatasaray Meydanı’nda toplandık. Galatasaray bizim ve kayıplarımızın sesi oldu. Kimi zaman engellendik, kimi zaman yasaklandık. Şiddetle, zorla dağıtıldık kimi zaman. Gözaltına alındık, yargılandık. Ama ısrarımızdan bir an için bile olsa vazgeçmedik. Nasıl vazgeçelim; onlar bizim gözbebeğimizdi!” diye belirtti.
Baskın, “Gözaltında kaybedilen sevdiklerimize dokunamıyoruz ama her cumartesi onların resimlerini gururla taşıyoruz. Mezarlarına çiçek koyamıyoruz, ama her cumartesi onlar için Galatasaray Meydanı’na bir karanfil bırakıyoruz.
Bu gelenek kuşaktan kuşağa aktarılarak sürüp gidecek. Galatasaray Meydanı’na bakan her göz, o meydandaki her taş, devletin bu büyük utancının ve Cumartesi Anneleri’nin direncinin tanığıdır!
1000. haftamızda kamuoyunun karşısına tek bir taleple çıkıyoruz; kayıplarımızı istiyoruz. Karanfillerimizi Galatasaray’a değil, sevdiklerimizin gerçek mezarlarına bırakmak istiyoruz. Doğdukları, yaşadıkları topraklarda bir izleri, bir mekanları olsun istiyoruz.
1000. haftamızda bir kez daha ilan ediyoruz: Sevdiklerimizi bulana kadar onları aramaktan vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz, vazgeçmiyoruz” şeklinde konuştu.