DEM Parti Yüksekova ilçe örgütü 28 Aralık 2011'de Uludere İlçesi Irak sınırında düzenlenen hava operasyonun da öldürülen 34 kişiyi anarak basın arıklaması düzenledi.
İlçenin Cengiz Topel Caddesi Zagroz İş Merkezi’nin önünde düzenlenen basın açıklamasını DEM Parti İlçe Eşbaşkanı Ercan Sevmez okudu.
“ROBOSKÎ ‘BİR KAZA OPERASYONU’ DEĞİLDİ!”
Eşbaşkan Sevmez, açıklamada aradan geçen 13 yıla rağmen kimsenin tutuklanmadığını ifade ederek, “Katliamın ilk gününden bu yana yaşanan gelişmeler ve bugün varılan nokta bizlere Roboskî katliamının ‘nasıl ve ne amaçla’ gerçekleştiğini çok daha iyi anlatmaktadır. Siyasal iktidarın tüm mekanizmalarını devreye sokarak katliamın üstünü örtme çabaları, yargı sürecinin sürüncemeye bırakılması, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı’na katliam sonrası teşekkür etmesi ve diğerleri… Özetle; Roboskî katliamında varılan nokta; toplum vicdanın enkaz altında bırakılması ve hesap vermek yerine inkar siyasetinde ısrar oldu. Özellikle de katliamın baş sorumlularından biri olan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten'e katliam sonrası ‘’başarı ödülü’’ verilmesi, katliamla yüzleşmesi gereken Türkiye’nin ‘Roboskî itirafı’ olmuştur. Şüphesiz, Roboskî Katliamı tüm yönleriyle Kurdistan gerçekliğinin adeta özetidir. Bu gerçeklik, inkar siyasetinin kıskacında tutulan Kürt halkına yönelik beslenen asırlık düşmanlıktır. Bu gerçeklik, savaş politikaları altında açlığa terk edilen yüzbinlerce Kürdün göçe zorlanmasıdır. Ya da sınır hattında kaçakçılığa mecbur bırakılan Kürt çocuklarının savaş uçaklarıyla, zırhlı araçlarla katledilmesidir. Tekrarlıyoruz! Roboskî ‘bir kaza operasyonu’ değildi! Roboskî, ikinci yüzyılını yaşayan inkar siyasetinin trajik sonuçlarından sadece biriydi. Roboskî, şuana kadar birçok kez insanlık suçu gerçekleştiren devletin Kurdistan’da suçüstü yakalandığı adresti!” dedi.
“’ROBOSKÎ TOPLUMUN VİCDANINA HİTAP EDEN BİR SINAVDI”
“Roboskî’de çocukların ve sivil halkın katledilmesi toplum vicdanında derin bir yara bırakmıştır” Diyen Sevmez, şöyle devam etti: savaş ve çözümsüzlük politikalarındaki ısrar tıpkı Roboskî’de olduğu gibi şuana kadar büyük acılara yol açtı. Bu gerçeklik bugün hemen yanı başımızda Rojava topraklarında yaşanıyor. 100 yıl önce bu sınırları bizlere dayatan, halklar arasında yapay sınırlar çeken anlayış, Roboskî Katliamını gerçekleştiren anlayıştır. Bu anlayış bugün Rojava halklarının ‘barış ve özgürlük’ taleplerini katliamlarla hedef alarak kendisini yaşatmaya çalışmaktadır. Bu nedenle diyoruz ki; ‘’Roboskî toplumun vicdanına hitap eden bir sınavdı. Ve şimdi Rojava’da aynı sınavla karşı karşıyayız. Bu bağlamda Roboskî’lerin tekrarı olmaması adına Rojava’ya sahip çıkmak toplumsal bir görevdir.’’ Unutulmamalıdır ki, her kayıp, bir insanlık dramıdır ve her kayıp, sorumluluk taşıyanların hesap vermesini bekler. Bu doğrultuda, Roboskî ve diğer tüm katliamların temel nedeni olan Kürt sorununa militarist- salt güvenlikçi politikalarla yaklaşmaktan artık vazgeçilmedir. Ancak görüyoruz ki, aradan geçen 13 yıla rağmen siyasal iktidarın Roboskî tahammülsüzlüğü hala devam etmektedir. Roboskî-Der’in kapatılması, Roboskî Anıtı’nın işgalci kayyımlar eliyle yıkılması bu tahammülsüzlüğün en çarpıcı şekilde gözle önüne serdi. Kürt düşmanlığı üzerine kurulu bu tahammülsüzlüğün temelinde hafızasızlaştırma arayışı olduğu unutulmamalıdır. İnsanlık dışı uygulamaları yok saymak, unutturmak ya da üstünü kapatmak mümkün değildir. Sadece geçmişle değil, bugün yaşananlarla da yüzleşmek, hakikatleri ortaya çıkarmak vazgeçmeyeceğimiz bir amaçtır. Roboski Katliamı’nın üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, bu katliamın failleri yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmadan kalıcı, adil ve onarıcı bir toplumsal huzur sağlanamayacaktır. Bu doğrultuda bir kez daha vurguluyoruz; Belleğimizde derin bir iz bırakan Roboskî katliamında hakikat ortaya çıkarılmalı ve failler tespit edilerek hesap verilmelidir! Yüzleşme gerçekleşmedikçe de ‘’Roboskî için adalet’’ demeye devam edeceğiz!” ifadelerine yer verildi.