Küresel ısınmayla birlikte sıcak hava dalgası ve kuraklık gibi iklim olaylarının gerçekleşme sıklığı artmaya başladı. Sıcak hava; özellikle çocukları, yaşlıları, kronik hastalığı olanları, engelli bireyleri, sıcak iş ortamında ve açık havada çalışanları sağlık yönünden tehdit eder seviyeye ulaştı. İklim değişikliğinin küresel sonuçlar doğurduğunu ve bu durumun artık günlük yaşamda da kolayca hissedilmeye başlandığını söyleyen İEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gönül Dinç Horasan, sıcaklığın oluşturduğu riskleri azaltmak adına önerilerini sıraladı.
Prof. Dr. Horasan, küresel sıcaklık ortalamasının artışıyla ilgli veriler paylaşarak, “Resmi verilere göre, 2019 yılındaki küresel sıcaklık ortalamaları, 1850-1900 yılları arasındaki döneme göre 1,1 derece yükseldi. Görüyoruz ki, bu artış artarak sürüyor. Özellikle bu yıl sıcak havadan çok bunaldık, İzmir dahil birçok şehrimizde sıcaklık rekorları kırıldı. Petrol, kömür gibi fosil yakıt tüketimi nedeniyle oluşan sera gazı emisyonlarındaki artış, küresel ısınmanın temel nedeni. Sıcaklık hava dalgalarının artmasıyla birlikte hastalanma ve ölümlerde ciddi artışlar var. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre 1998-2017 arasında 166 binden fazla insan sıcak hava dalgaları nedeniyle hayatını kaybetti. Bu sayıların artmaması için ülkelerin sera gazı emisyonunu azaltmaya yönelik Paris Anlaşmasında verdikleri taahhütleri yerine getirmeleri önemli. Ancak bu arada sıcaklığa bağlı oluşacak riskleri önlemek için ülkelerin Sıcak Sağlık Eylem Planları hazırlaması gerekiyor. Biz, Türkiye’de oluşturacağımız ‘Sıcak Sağlık Eylem Planı’ ile riskleri azaltmak adına örnek bir adım atabiliriz” dedi.

“Sorumlu kurumların iş birliği önemli”
Prof. Dr. Horasan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu konuda sorumlu olan tüm kurumların iş birliğiyle geniş bir eylem planı oluşturulup uygulanabilir. Sıcaklık artışının önemli bir risk olduğunu kabul ederek tüm kurumlar güç birliği yapmalı. Bu planlar, öncelikle ulusal düzeyde hazırlanmalı, yerel riskleri ve önlemleri de göz önüne alan yerel planlar bunu izlemeli. İnsanlarda da mutlaka farkındalığı artırmalı, sıcaklığa karşı kişisel önlemlerin alınması gerektiği fikrini oturtmalıyız. Kamu spotları, bu konuda çok etkili olabilir. Sağlık ve sosyal bakım sistemi sıcak hava dalgalarından etkilenen kişilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlıklı olmalı. Bu sayede sıcaklığa bağlı oluşacak hastalıklara karşı hazırlıklı olunur ve bu durumun sağlık sistemine ek yük getirmesi önlenir. Yaşlılar ve kronik hastalar gibi özel grupların özel bakım ihtiyaçlılarının karşılanması da plana dahil edilmeli.”

“Mekan ve şehirlerdeki ısı azaltılmalı”
Kent ısısını düşürmenin de büyük önem taşıdığını dile getiren Prof. Dr. Horasan, “Uzun vadede, şehir planlamasında kent ısısını düşürmeyi de önceliklerden biri haline getirmeliyiz. Örneğin; kent genelindeki yeşil alanları artırmak, su kaynaklarının zarar görmesini engellemek, kente hakim rüzgar geçişlerini dikkate alarak bina yerleşimlerini ve yüksekliklerini ayarlamak gibi pek çok madde sayabiliriz. Bu tarz adımlarla şehir ısısının artışı düşürülebilir. İç mekan ısısını azaltacak adımlar da önemli. Örneğin; klima veya vantilatör gibi cihazlara toplumun erişimini kolaylaştırmak, koyu renk perde ya da tül kullanımı bunlardan bazıları. Bina cepheleri ve duvar renkleri, güneş ışınlarının geldiği yöne göre belirlenebilir. Tüm bunlar, detay gibi geliyor ama ev içindeki ısıyı önemli düzeyde etkiliyor” diye konuştu.
 

Editör: Ferhat Yiğit