Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları, 7 Ekim 2023 sabahı İsrail’e yönelik ‘Aksa Tufanı’ isimli kapsamlı bir saldırı başlattı. Kassam Tugayları’nın saldırısında 1200 kişi hayatını kaybetti, 250’yi aşkın kişi kaçırılarak rehin alındı. Bu saldırının ardından Gazze Şeridi’ni abluka altına alan İsrail güçleri, o günden bu yana Gazze’ye düzenlediği saldırılarda 42 bine yakın Filistinliyi öldürdü, 97 bini aşkın kişiyi yaraladı. Katar, Mısır ve ABD’nin arabuluculuğunda yürütülmeye çalışılan ateşkes görüşmeleri durma noktasına gelirken, İsrail Gazze’nin yanı sıra Lübnan’a da saldırılarını sürdürüyor.

Peki, 7 Ekim 2023’ten bu yana geçen bir yıl içinde neler yaşandı?

HAMAS’TAN 5 BİN ROKETLE SALDIRI, İSRAİL’DEN ‘SAVAŞ DURUMU’ İLANI

İsrail’in bundan aylar sonra Gazze'de öldürdüğünü iddia edeceği Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deif, 7 Ekim sabahı başlatılan 'Aksa Tufanı' saldırısında ilk etapta 5 bin roket atıldığını açıkladı. Karadan başlatılan ve Hamas'ın Gazze ve İsrail arasındaki sınırı da aştığı bu saldırıya denizden silahlı teknelerle, havadan ise paramotorlarla gerçekleştirilen saldırılar eşlik etti. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, saldırılara karşı ‘savaş durumu’ ilan etti; İsrail ordusu da hemen ardından Gazze’ye yoğun hava saldırısı başlattı. 9 Ekim itibarıyla Gazze Şeridi İsrail tarafından ‘topyekûn abluka’ altına alındı. 7 Ekim’in ertesi günü Hizbullah ile İsrail ordusu arasında da Lübnan sınırında karşılıklı saldırılar yaşanmaya başladı.

EL EHLİ BAPTİST HASTANESİ’NE SALDIRIDA 471 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

İsrail Meclisi (Knesset) 13 Ekim'de ‘acil durum hükümeti’ kurulmasını onaylarken, İsrail ordusu Gazze’de yaşayan 2,3 milyon kişinin yarısının Gazze Şeridi’nin kuzeyinden güneyine geçmesini talep etti. Fakat daha sonra Gazze Şeridi’nin güneyine de saldırılar düzenledi. 17 Ekim akşamı Gazze'nin kuzeyindeki El Ehli Baptist Hastanesi'nde büyük bir patlama yaşandı. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, pek çok hastanın yanı sıra çatışmalardan kaçan Filistinlilerin de bulunduğu hastanede 471 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. İsrail ise hem ölü sayısını hem de hastaneye hava saldırısı düzenlediğini reddetti. İsrail, hastanede yaşanan patlamanın İslami Cihad tarafından atılan roketin yanlış ateşlenmesi sebebiyle gerçekleştiğini ileri sürerken, İslami Cihad bu iddiayı reddetti. İsrail, daha sonra zorla yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı çok sayıda okul, hastane ve çadıra daha ‘Hamas’ı hedef alma’ iddiasıyla saldırılar düzenleyecekti. 

HAMAS BAZI REHİNELERİ SERBEST BIRAKTI, İLK YARDIM TIRLARI REFAH’TAN GEÇTİ

İsrail’in Gazze’ye saldırıları sürerken, bu esnada aylar içinde ABD-İsrail hattında çok sayıda görüşme yapıldı. ABD Başkanı Joe Biden, bu bağlamda İsrail’e ilk resmi ziyaretini 18 Ekim’de yaptı. Netanyahu ile bir araya gelen Biden, El Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlenen saldırıyla ilgili, "Göründüğü kadarıyla hastaneye yapılan saldırıyı diğer taraf düzenledi, siz değil ancak çok sayıda kişi emin değil” diye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de son bir sene içinde ‘Gazze’ gündemiyle Orta Doğu’yu 10 kez ziyaret etti. Takvimler 20 Ekim 2023’ü gösterdiğinde, rehinelerle ilgili bir gelişme yaşandı. Hamas, İsrail’in güneyindeki Nahal Oz yerleşiminden rehin alınan ABD’li Judith Tai Raanan ile kızı Natalie’yi serbest bıraktı. Bundan bir gün sonra, Gazze Şeridi ve Mısır arasında bulunan Refah Sınır Kapısı Gazze’ye sınırlı sayıda yardım tırının geçmesi için açıldı. Hamas, 23 Ekim’de, Nir Oz yerleşiminden kaçırılan Nurit Cooper ve Yocheved Lifshitz isimli iki İsrailli rehineyi de ‘insani ve kötü sağlık gerekçeleriyle’ serbest bıraktı. Kasım ayında ise Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah Sınır Kapısı İsrail saldırıları nedeniyle bölgedeki ağır yaralıların ve yabancı pasaport sahiplerinin Mısır'a geçişi için açıldı.

İSRAİL VE HAMAS ARASINDA 7 GÜNLÜK GEÇİCİ ATEŞKES

Filistinlileri zorla göç ettirdiği Gazze Şeridi’nin güneyine 11 Kasım itibarıyla saldırılar düzenleyen İsrail, bölgenin en büyük tıbbi tesisi olan Şifa Hastanesi’ni de hedef aldı. Hastane hizmet dışı kalırken, İsrail hastanenin Hamas karargahı olarak kullanılan tünellerin üzerinde bulunduğunu, Hamas’ın hastaları ‘canlı kalkan’ olarak kullandığını iddia etti. Kasım ayında yaşanan en büyük gelişme ise şüphesiz Hamas ve İsrail arasında varılan geçici ateşkes oldu. İsrail hükümeti, 22 Kasım’da Hamas ile rehine takası anlaşmasını ve geçici ateşkesi kabul etti. İsrail’in Gazze’ye saldırılarını ilk etapta 4 günlüğüne durdurması beklenen geçici ateşkes 24 Kasım sabahı başladı. Anlaşma kapsamında ilk gün İsrail hapishanelerindeki 24'ü kadın 15'i çocuk 39 Filistinli serbest bırakıldı. Gazze Şeridi'ndeki 13 İsrailli rehine de İsrail’e getirilmek üzere Kızılhaç görevlilerine teslim edildi. Bundan bir gün sonra, 25 Kasım’da, 49 günün ardından ilk kez Gazze Şeridi’nin kuzeyine yardım malzemesi ulaşırken, iki kez uzatılarak toplamda 7 gün süren geçici ateşkes sırasında toplam 105 rehine ve 240 Filistinli tutuklu serbest bırakıldı. Bu süreçte Gazze Şeridi’ne yüzlerce yardım tırının girmesine de izin verildi. Geçici ateşkes, 1 Aralık Cuma sabahı Türkiye saatiyle 08.00 itibariyle sona erdi. İsrail ordusu, Gazze’deki ‘insani aranın’ bittiğini ve saldırılarına yeniden başladığını duyurdu. 

GAZZE’DE GAZETECİ ÖLÜMLERİ VE ‘YANLIŞLIKLA’ ÖLDÜRÜLEN REHİNELER

Reuters haber ajansı, Lübnan sınırında bir gazetecinin ölümüne, altı gazetecinin yaralanmasına sebep olan saldırıyla ilgili raporunu 7 Aralık’ta yayınladı. Raporda, Lübnan sınırındaki çatışmaları takip eden bir grup gazetecinin 13 Ekim'de uğradığı ve Reuters muhabiri İsam Abdullah'ın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırının İsrail tarafından gerçekleştirildiği belirtildi. Gazze’deki medya ofisinin verdiği bilgilere göre, Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bu yana 174 gazeteci hayatını kaybetti. İsrail ordusu ise 15 Aralık akşamı yaptığı açıklamayla İsrail güçlerinin üç rehineyi 'yanlışlıkla' öldürdüğünü duyurdu. Rehinelerin 7 Ekim'de Kfar Aza'dan kaçırılan Yotam Haim ve Alon Shamriz ile Nir Am'dan kaçırılan Samer Talalka olduğu açıklandı. İsrail ordusu, daha sonra olayla ilgili başlatılan incelemenin ilk sonuçlarını paylaşarak öldürülen İsrailli rehinelerin ellerinde beyaz bir bayrak taşıdığını, öldürülen rehinelerden birinin öldürülmeden önce İbranice yardım istediğini ve üç rehinenin yemek artıklarını kullanarak İbranice ve İngilizce yardım istedikleri bir pankart astığını bildirdi. 26 Aralık’ta tamamlandığı açıklanan ön soruşturmada, İsrailli askerlere ‘kendilerine yaklaşan, savaşma yaşındaki tüm erkeklere ateş açma emri’ verildiği ortaya çıktı.

İSRAİL’DEN HAMAS YETKİLİSİNE SUİKAST, UAD’DEN İLK ‘İSRAİL’ KARARI

İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların yanı sıra işgal altındaki Filistin topraklarının dışında Hamas’a yönelik saldırılar da düzenledi. İsrail, 2 Ocak 2024 tarihinde Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyinde ‘Hizbullah’ın kalesi’ olarak bilinen Dahiye Mahallesi’ndeki Hamas ofisini insansız hava aracı (İHA) ile vurarak Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih El Aruri ile beraberindeki altı kişiyi öldürdü. Takvimler 26 Ocak’ı gösterdiğinde Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail’e karşı açtığı 'soykırım' davasında ilk kararını açıkladı. Mahkeme, İsrail’in davanın düşürülmesi talebini reddederek İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların 'makul seviyede' ispatladığına karar verdi. İsrail'in askerlerinin soykırım yapmasını önlemek için yetkisi dahilindeki tüm önlemleri alması ve insani durumu iyileştirmek için adımlar atması gerektiğine hükmeden UAD, Gazze'de ateşkes çağrısında bulunmadı. 

‘AMCA BİZE ATEŞ AÇIYORLAR, YANIMIZDA TANK VAR…’

Filistin Kızılayı, 30 Ocak'ta, Gazze Şeridi'nde ailesinin bulunduğu aracın İsrail güçlerince hedef alınması üzerine telefonla kendilerini arayarak yardım isteyen 15 yaşındaki Leyan Hamade'nin 29 Ocak'ta saldırıya uğradığı bilgisini vererek Leyan'ın yardım istediği ses kaydını paylaştı. Leyan, öldürülmeden önce, "Amca bize ateş açıyorlar, yanımızda tank var, araçta mahsur kaldık” diyordu. Leyan, telefon görüşmesinin ardından hayatını kaybetti, aynı araçta aralarında 6 yaşındaki Hind Receb'in de bulunduğu yakınlarının mahsur kaldığı belirtildi. Filistin Kızılayı, 10 Şubat’ta bir açıklama daha yaparak Receb'i kurtarmak üzere yola çıkan Kızılay ekibine ait ambulansın İsrail tarafından bombalanmış halde bulunduğunu ve ekiplerinin de öldürüldüğünü duyurdu. Gazze kentindeki Tel El Heva Mahallesi’ndeki aracın içinde Hind ile dayısı, eşi ve üç çocuğunun da cansız bedenlerine ulaşıldı. Hind’in adı, daha sonra ABD’deki Columbia Üniversitesi'nde Filistin’e destek için yapılan öğrenci eylemlerine de atıfla, rapçi Macklemore’un ‘Hind’s Hall’ isimli şarkısında da yaşatılacaktı.

ABD ASKERİ, GAZZE İÇİN BEDENİNİ ATEŞE VERDİ: ‘FİLİSTİN'E ÖZGÜRLÜK’

İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırıları sürerken İsrail’deki Netanyahu hükümeti ve ona destek veren Washington yönetimi de hem ABD içinde hem de uluslararası arenada çeşitli düzey ve şekillerde eleştirildi, protestolarla karşı karşıya kaldı. 25 Şubat tarihinde ABD Hava Kuvvetleri askeri Aaron Bushnell, İsrail’in Washington Büyükelçiliği’nin önüne gelerek "Artık soykırıma ortak olmayacağım" dedi ve bedenini ateşe verdi. Eylemi öncesinde "Şimdi oldukça şiddetli bir protesto düzenleyeceğim ancak Filistinlilerin işgalcilerinin elinde yaşadıkları karşısında benim eylemim çok da büyük bir şey değil" dediği duyulan 25 yaşındaki asker, başından aşağı benzin döküp kendini ateşe verdikten sonra üst üste nefesi kesilene kadar "Filistin'e özgürlük" diye bağırdı. 26 Şubat’ta hayatını kaybeden askerin adı daha sonra İsrail’in işgali altındaki Batı Şeria’nın Eriha kentinde bulunan bir sokağa verildi. 10 Mart’ta Aaron Bushnell Sokağı'nda toplanan kalabalığa hitap eden Eriha Belediye Başkanı Abdul Karim Sidr, "Onu tanımıyorduk; o da bizi tanımazdı. Aramızda hiçbir sosyal, ekonomik ya da siyasi bağ yoktu. Paylaştığımız şey, özgürlüğe olan sevgi ve (Gazze'ye yönelik) bu saldırılara karşı durma arzumuz" ifadelerini kullandı.

İSRAİL, YARDIM BEKLEYENLERİN ÜZERİNE ATEŞ AÇTI: 118 ÖLÜ

İsrail ordusu, 29 Şubat 2024'te Gazze kentinin güneyinde, Gazze Şeridi'ni kuzeyden güneye bağlayan Reşid Caddesi üzerindeki Nablusi Kavşağı'nda insani yardım bekleyen Filistinlileri bombalayarak ve ateş açarak hedef aldı. İsrail, daha sonra ‘Un Katliamı’ olarak da anılacak katliamda 118 kişiyi öldürdü, 760 kişiyi yaraladı. Öte yandan, ABD, 2 Mart tarihinde ilk kez Gazze’ye havadan yardım indirirken, ABD dahil çeşitli ülkelerin bu yöntemle yapmaya çalıştığı yardımlar çok sayıda Filistinlinin ölümüne yol açtı. 8 Mart'ta yaşanan bir olayda uçakların havadan indirdiği yardım kutularını taşıyan paraşütlerin açılmaması ve bölgede yardım bekleyenlerin üzerine düşmesi sonucu beş Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. 26 Mart'ta da uçaklardan atılan ve denize düşen yardımları almak isteyen Filistinlilerin 12'si boğularak, altısı ise yaşanan izdiham sonucu öldü. İsrail güçleri de 8 Mart-1 Nisan tarihleri ​​arasında Gazze kentindeki Şifa Hastanesi'nde iki hafta süren uzun kuşatma sırasında hastane içinde ve çevresinde 400 Filistinliyi öldürdü. İsrail ordusunun saldırılarından sonra çekildiği hastane kompleksinin içinde üç toplu mezar bulundu.

ŞAM’DAKİ İRAN KONSOLOSLUĞU’NA HAVA SALDIRISI: DEVRİM MUHAFIZLARI ÖLDÜ

İsrail’in Gazze’ye saldırıları sürerken, İran destekli Hizbullah ve Husiler ile olduğu gibi İran’ın kendisi ile İsrail arasındaki gerilim de gitgide tırmandı. İran’ın Suriye’nin başkenti Şam’da bulunan büyükelçilik binası ile hemen bitişiğindeki konsolosluk ek binasına 1 Nisan 2024 tarihinde hava saldırısı düzenlendi. Saldırıda aralarında yedi İran Devrim Muhafızları Ordusu mensubu da olmak üzere 16 kişi hayatını kaybetti. Devrim Muhafızları Ordusu öldürülenler arasında Kudüs Gücü'nün üst düzey komutanlarından Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi ve yardımcısı Tuğgeneral Muhammed Hadi Hacı Rahimi’nin de olduğunu açıkladı. İran ve Suriye hükümetleri, saldırıyı kınarken İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, İsrail’e işaret ederek "Onları bu ve benzeri suçları işlediklerine pişman edeceğiz" dedi. İsrail, bu saldırının yaşandığı gün Gazze Şeridi’ndeki Deyr El Belah kentinde Dünya Merkezi Mutfağı (World Central Kitchen-WCK) isimli yardım kuruluşunun çalışanlarına da saldırı düzenledi. Saldırıda yedi kişi hayatını kaybetti. Ordu, saldırıyı kendilerinin düzenlediğini kabul ederek “Olayın koşullarını soruşturuyoruz” dedi. İran ise konsolosluk saldırısının ‘misillemesini’ yaklaşık 2 hafta sonra, 13 Nisan tarihinde İsrail’e insansız hava araçları (İHA) ve füzelerle saldırı düzenleyerek yaptı. Bu, aynı zamanda İran’ın 1979 yılından sonra kendi topraklarından İsrail’e düzenlediği ilk doğrudan saldırı oldu. İsrail, İran'ın yaklaşık 170 İHA ve 120'den fazla balistik füze dahil olmak üzere 300'den fazla mühimmat fırlattığını, bunların büyük çoğunluğunun başarıyla engellendiğini söyledi.

İSRAİL, MAYIS AYINDA REFAH’A KARA SALDIRISI BAŞLATTI

Kendisi de 31 Temmuz’da İran’ın başkenti Tahran’da düzenlenen suikastta hayatını kaybedecek olan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin üç oğlu ve dört torunu, İsrail'in 10 Nisan’da Gazze kentinin batısındaki Eş-Şati Mülteci Kampı'nda bir araca düzenlediği hava saldırısında öldü. Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, Ramazan Bayramı'nın ilk günü düzenlenen saldırıda, Haniye'nin Hazım, Emir ve Muhammed isimli çocukları ile Muna, Amal, Halid ve Rezzan isimli torunlarının hayatını kaybettiği bilgisi paylaşıldı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken, İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine kara saldırısı başlatacağı haberleri basına yansıyor, zorla yerinden edilmiş 1 milyonu aşkın Filistinlinin sığındığı Refah’a yönelik böyle bir harekatın insani felakete yol açacağı uyarıları yapılıyordu. 6 Mayıs'ta Refah'ın doğusundaki bazı mahallelerin boşaltılmasını isteyen İsrail ordusu, bundan bir gün sonra Refah bölgesine kara saldırısı başlatarak Gazze'nin Mısır'a açılan sınır kapısının Filistin tarafını ele geçirdiğini duyurdu. İsrail, UAD’nin 24 Mayıs’ta saldırılarını ve her türlü askeri eylemini durdurması yönünde karar aldığı ancak ateşkes çağrısı yapmadığı Refah’a, bu karardan iki gün sonra yeniden saldırı düzenledi. Yerinden edilen Filistinlilerin çadırlarına düzenlenen saldırıda 45 kişi öldü.

NETANYAHU İÇİN TUTUKLAMA EMRİ TALEBİ, 4 ÜLKEDEN FİLİSTİN’İ TANIMA KARARI

Mayıs ayında uluslararası alanda Gazze ve Filistin’i yakından ilgilendiren iki gelişme daha yaşandı. Bunlardan ilki, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han’ın İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Hamas liderleri Yahya Sinvar, Muhammed Deif ile İsmail Haniye için tutuklama emri çıkarılmasını istemesiydi. Han, söz konusu isimleri 'savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan' sorumlu tuttu. 20 Mayıs’ta kamuoyuna duyurulan bu talepten yaklaşık bir hafta sonra, 28 Mayıs günü üç Avrupa ülkesi İspanya, İrlanda ve Norveç, Filistin devletini resmen tanıdıklarını duyurdu. İsrail ordusu ise ertesi günü yaptığı açıklamada, Filistin-Mısır sınırı boyunca uzanan Philadelphi Koridoru'nda kontrolü sağladığını bildirdi. İsrail’in, özellikle de Netanyahu’nun Philadelphi’den çekilmeme ısrarı ise ateşkes çabalarının önünde büyük bir engel oldu. Takvimler 4 Haziran’ı gösterdiğinde Slovenya da resmi olarak Filistin’i tanıma kararı aldı.

İSRAİL NUSAYRAT’TAN 4 REHİNEYİ KURTARDI, 274 FİLİSTİNLİYİ ÖLDÜRDÜ

İsrail ordusu, 8 Haziran'da Deyr El Belah kentindeki Nusayrat Mülteci Kampı'na bir ‘operasyon’ düzenleyerek dört rehineyi kurtardı. İsrail askerleri Filistinliler gibi giyinip iki sivil araç kullanırken, İsrail’in bu esnada Nusayrat’a düzenlediği saldırılarda 64'ü çocuk, 57'si kadın olmak üzere 274 Filistinli hayatını kaybetti. Saldırıda 153'ü çocuk, 161'i kadın 698 Filistinli de yaralandı. Kassam Tugayları, bu esnada üç rehinenin de öldüğünü ifade ederken, İsrail ordusunun dört rehineye ilişkin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Noa Argamani (25), Almog Meir Jan (21), Andrey Kozlov (27) ve Shlomi Ziv (40) Nova müzik festivalinden Hamas tarafından kaçırıldıktan sonra IDF, ISA ve İsrail Polisi tarafından Nusayrat'ın merkezindeki iki ayrı noktadan özel bir operasyonla kurtarıldı. Sağlık durumları iyi olup, ileri tıbbi tetkikler için 'Sheba' Tel-HaShomer Tıp Merkezi’ne nakledilmişlerdir.”

BMGK, ABD’NİN 3 AŞAMALI ATEŞKES TEKLİFİNİ KABUL ETTİ

Gazze’de ateşkes ve rehine takası anlaşmasına varılması için İsrail Başbakanı Netanyahu üzerinde özellikle rehine yakınlarının baskısı artarken ve Netanyahu’ya yönelik ‘istifa’ talebiyle her cumartesi protesto gösterileri düzenlenirken, İsrail yönetimi içinde de ‘savaş sonrası Gazze’ bir anlaşmazlık konusu olmayı sürdürüyordu. Netanyahu'nun Gazze’deki saldırılar sonrasına ilişkin 8 Haziran'a kadar bir planı onaylamaması halinde partisinin hükümetten çekileceği konusunda rest çeken eski savunma bakanı ve muhalefet lideri Gantz, dediğini yaparak 9 Haziran’da istifa etti. Eski genelkurmay başkanı Gadi Eisenkot da Gantz'ın ardından Netanyahu başbakanlığındaki olağanüstü hâl hükümetinden istifa etti. Bundan bir gün sonra, 31 Mayıs'ta ABD Başkanı Joe Biden'ın sunduğu ve ilk aşamasında Gazze’de hemen ateşkes öngören 3 aşamalı teklif, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) kabul edildi. 15 üyeli BMGK'de yapılan oylamada; söz konusu karar tasarısı 14 ‘evet’ oyu alırken, Rusya ‘çekimser’ oy kullandı. Takvimler 21 Haziran’ı gösterdiğinde, Ermenistan da Filistin devletini tanıyan ülkeler arasına katıldı. 

GOLAN'DA FUTBOL SAHASINA FÜZE ATILDI, 11 ÇOCUK YAŞAMINI YİTİRDİ

İsrail ordusu 13 Temmuz'da Gazze Şeridi'nde yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı ve daha önce ‘güvenli bölge’ ilan edilen Han Yunus kentinin El Mevasi bölgesine bir saldırı düzenledi. Saldırıda çoğunluğunu çocuklar ve kadınların oluşturduğu en az 90 kişi hayatını kaybetti, 300 kişi yaralandı. İsrail basını, saldırının Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'nın komutanı Muhammed Deif’i hedef aldığını iddia ederken aynı gün Hamas’tan yapılan açıklamada Deif’e suikast düzenlendiği yalanlandı. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 25 Temmuz’da ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada ayakta alkışlandı. Bu durum ise hem ülke içinde hem de uluslararası düzeyde tepkiyle karşılandı. 27 Temmuz’da İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde Dürzi nüfusun çoğunlukta olduğu Mecdel Şemş’te bir futbol sahasına isabet eden roket saldırısında 11’i çocuk olmak üzere 12 kişi hayatını kaybetti, 42 kişi yaralandı. İsrail saldırıdan Hizbullah’ı sorumlu tutarken, Hizbullah saldırının sorumluluğunu reddetti. Çocuklar için ertesi gün düzenlenen cenaze töreninde ise İsrailli bakanlara tepki vardı. Törene İsrail Ekonomi Bakanı Nir Barkat ve Çevre Koruma Bakanı Idit Silman da katıldı. Bu esnada bir kişi, "Dokuz ay boyunca bizi bıraktınız. Şimdi neden buradasınız?" diye sordu. Bu sözlere kalabalık da alkışlayarak destek verdi. Netanyahu'nun Likud Partisi'ne mensup iki bakana hitap eden kişi, "Hiç utanmanız yok. Bir çocuk futbol oynamaya gitti ve evine dönmedi" diye konuştu.

ARKA ARKAYA İKİ SUİKAST: FUAD ŞÜKÜR VE İSMAİL HANİYE ÖLDÜRÜLDÜ

Golan Tepeleri’ndeki saldırıdan Hizbullah’ı sorumlu tutan İsrail, 30 Temmuz’da Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki Dahiye’de bir apartmanı hedef alan bir hava saldırısı düzenledi. Lübnan Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre, saldırıda İsrail’in saldırıdan sorumlu tuttuğu Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve İranlı bir danışmanın da aralarında olduğu yedi kişi öldü, 74 kişi yaralandı. Bundan saatler sonra İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak üzere başkent Tahran’da bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye DE konakladığı Devrim Muhafızları misafirhanesinde uğradığı suikast sonucu öldü. İsrail suikastı üstlenmezken hem Hamas hem İran saldırıdan İsrail’i sorumlu tuttu. O dönemde İngiltere basınına yansıyan haberlerde, İsrail Dış İstihbarat Örgütü Mossad'ın esasında Haniye'yi helikopter kazasında ölen dönemin İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin mayıs ayındaki cenaze töreninde öldürmeyi planladığı, bu planın iptal edilmesi üzerine Haniye'nin Tahran'da kaldığı misafirhanesindeki odaya patlayıcı yerleştirildiği iddia edildi. Habere göre, misafirhanedeki iki odada daha patlayıcı bulundu. ABD'nin The New York Times (NYT) gazetesi de Haniye'nin misafirhaneye yaklaşık 2 ay önce yerleştirilen bir bombanın uzaktan infilak ettirilmesi sonucu hayatını kaybettiği iddiasında bulundu. İran Devrim Muhafızları ise 3 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, Haniye'nin 'odasının dışından yaklaşık 7 kilogramlık bir savaş başlığının olduğu kısa menzilli bir mühimmatın ateşlenmesiyle öldürüldüğünü' ve büyük bir patlamanın olduğunu ifad etti. Haniye’nin yerine Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinvar geçti. 

GAZZE’DE ÇOCUK FELCİ AŞILAMASI İÇİN ÇATIŞMALARA KISMİ ARA

İsrail savaş uçakları, 10 Ağustos’ta Gazze'nin doğusundaki Derec Mahallesi'nde yerinden edilen sivillerin sığındığı Et-Tabiin Okulu'na Filistinlilerin sabah namazını kıldığı sırada hava saldırısı düzenledi. Binlerce kişinin sığındığı okula yapılan saldırıda aralarında çocuklar ve kadınların da olduğu en az 100 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. İsrail ordusu o dönemde okulu hedef alırken Hamas ve İslami Cihad hareketlerinden 19 kişiyi öldürdüğünü iddia etti ve iki hareketin üyelerinin isimlerini içeren bir liste yayınladı, ancak Filistinli gruplar bu iddiaları yalanladı. Euro-Med Başkanı Rami Abdo da ‘İsrail ordusunun yayınladığı listenin daha önceki saldırılarda öldürülenleri ve Hamas'a karşı çıkan sivilleri içerdiğini’ söyledi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 29 Ağustos’ta bir açıklama yaparak çocuk felci aşılarının yapılması için İsrail saldırılarının sürdüğü Gazze Şeridi'nde geçici olarak çatışmalara ara verileceğini duyurdu. DSÖ’nün açıklamasında geçici ateşkesin 06.00-15.00 saatleri arasında geçerli olacağı, 3 günlük periyotlar halinde önce Gazze Şeridi’nin merkezinde, sonra güneyinde ve son olarak kuzeyinde uygulanacağı bilgisi verildi. 

6 REHİNE ÖLÜ BULUNDU: İSRAİL İŞ MAHKEMESİ GENEL GREVİ DURDURDU

İsrail ordusu, 31 Ağustos’ta Refah bölgesindeki bir yeraltı tünelinde altı rehinenin cansız bedenlerinin bulunduğunu duyurdu. Rehinelerin isimleri Carmel Gat, Eden Yerushalmi, Hersh Goldberg-Polin, Alexander Lobanov, Almog Sarusi ve Uzman Çavuş Ori Danino olarak açıklandı. İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, rehinelerin çok kısa süre önce Hamas tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü. İsrail'de rehine ailelerinin oluşturduğu grup ve bazı muhalif politikacılar, rehine takasının zamanında yapılmadığını söyleyerek ölümlerden hükümeti sorumlu tuttu. Rehine Aileleri Forumu, Netanyahu’nun 'ulusa seslenerek rehinelerin sorumluluğunu üstlenmesini' talep etti. Bu kapsamda ülkede geniş çaplı protestolar da yapılırken, 2 Eylül’de ilan edilen genel grev iş mahkemesinin kararıyla yarıda kesildi. ABD Adalet Bakanlığı, bundan bir gün sonra Hamas’ın altı lideri hakkında iddianame hazırlandığını açıkladı. İddianamede, Hamas'ın suikastta ölen eski lideri İsmail Haniye, Hamas'ın yeni Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar, Hamas'ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, öldüğü iddia edilen Kassam Tugayları komutanı Muhammed Deif, Mervan İsa ve Ali Baraka'ya 'terörizm' dahil olmak üzere yedi farklı suçlama yöneltildi.

İSRAİL ASKERLERİ, AYŞENUR EZGİ EYGİ’Yİ ÖLDÜRDÜ

İsrail askerleri Gazze Şeridi’ne saldırılarını sürdürürken, işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail güçleri ve yasadışı yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik baskı ve şiddeti de arttı. İsrail güçlerinin her gün çok sayıda Filistinliyi gözaltına aldığı haberleri de basına yansırken, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail askerleri ile yasadışı İsrailli yerleşimcilerin saldırılarında 741 Filistinli hayatını kaybetti. İsrail askerleri, 6 Eylül tarihinde de Batı Şeria'da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açtı, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Ayşenur Ezgi Eygi, başından vurularak ağır yaralandı. Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, burada hayatını kaybetti. Eygi’nin cenazesi 14 Eylül'de Aydın'ın Didim ilçesinde toprağa verilirken, Filistinli görgü tanığı Munir Hıdeyr, Eygi'yi öldüren İsrailli keskin nişancının ateş ettikten sonra sevinç çığlığı attığını anlattı. Filistin Adalet Bakanlığı'na bağlı Adli Tıp Kurumu'nun otopsi raporunda Eygi'nin ölüm sebebinin 'ateşli silahla vurulma kaynaklı beyinde parçalanma, kanama ve ödem' olduğu aktarıldı. Raporda, "Merminin kafatası boşluğu içindeki yolu neredeyse düz bir çizgide soldan sağa doğru olmuştur" denildi.

HİZBULLAH’IN ÇAĞRI CİHAZI VE TELSİZLERİNDE EŞ ZAMANLI PATLAMALAR

17 Eylül’de yerel saatle 15.00 sıralarında Lübnan’daki Hizbullah mensuplarının da kullandığı mobil çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşandı. Yaklaşık 1 saat süren patlamaların ardından basına yansıyan ilk haberlerde çağrı cihazlarının ‘siber saldırı’ yoluyla infilak ettirildiği söylense de daha sonra yapılan değerlendirmeler, çağrı cihazlarının bataryasına henüz Hizbullah’a teslim edilmeden önce az miktarda patlayıcı madde yerleştirildiği olasılığı üzerinde yoğunlaştı. Patlamalarda İran’ın Lübnan Büyükelçisi Mücteba Amani’nin de yaralandığı açıklandı. İran, Amani’nin de diğer pek çok kişi gibi patlamada gözlerini kaybettiği iddiasını yalanladı. Bu olaydan bir gün sonra, 18 Eylül’de bu sefer de Hizbullah üyelerinin de kullandığı telsizlerde eş zamanlı patlamalar meydana geldi. Bu iki olayda aralarında Hizbullah üyelerinin de olduğu en az 42 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin ise yaralandığı açıklandı. İsrail’in daha sonra düzenleyeceği bir hava saldırısında doğrudan hedef alacağı Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın patlamalarda yaralanmadığı belirtildi. İsrail olayın sorumluluğunu üstlenen resmi bir açıklama yapmazken, Hizbullah ve İran, patlamalardan Tel Aviv’i sorumlu tuttu. 

HİZBULLAH KOMUTANLARI, İSRAİL’İN SALDIRILARINDA ÖLDÜ

Çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılmasının ardından İsrail, Lübnan'da Hizbullah'ın üst düzey isimlerini hedef alan suikastları başlattı. İlk olarak 20 Eylül'de, Beyrut'un güneyinde bir apartmana hava saldırısı düzenlendi. İsrail ordusunun üstlendiği saldırıda üçü çocuk yedisi kadın 45 kişi hayatını kaybetti. Hizbullah, saldırıda aralarında üst düzey askeri komutanlarından İbrahim Akil'in de bulunduğu 15 mensubunun öldüğünü duyurdu. Akil suikastından sonra İsrail'in 24 Eylül'de, yine Beyrut'a düzenlediği hava saldırısında Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından İbrahim Muhammed Kubeysi öldü. Saldırının sorumluluğunu üstlenen İsrail, Kubeysi'nin Hizbullah'ın füze sistemlerinin başındaki komutanı olduğunu iddia etti. Kubeysi'nin ardından İsrail ordusu, 26 Eylül'de, Beyrut'ta Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Muhammed Hüseyin Surur'u hedef aldığını duyurdu. Hava saldırısında ölen Surur'un Hizbullah'ın silahlı insansız hava aracı (SİHA) biriminden sorumlu komutanı olduğu ileri sürüldü. 

İSRAİL’DEN NASRALLAH’A SUİKAST

İsrail son olarak 27 Eylül'de, Beyrut'un güneyindeki Dahiye Mahallesi'nde Hizbullah'ın komuta merkezi olduğunu iddia etti bölgeyi hedef aldı. İsrail’in paylaştığı görüntülere göre, Netanyahu, ABD’nin New York kentindeki 79’uncu Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na hitap etmeden önce Beyrut’a saldırı emri vermişti. İsrail basınında çıkan haberlere göre, çok sayıda savaş uçağının katıldığı hava saldırılarında, her biri yaklaşık bir ton olan 80'den fazla füze kullanıldı. Saldırıda altı bina göçtü ve bölgede ağır yıkım oluştu. Saldırının sorumluluğunu üstlenen İsrail ordusu, Nasrallah'ın yanı sıra Hizbullah'ın Güney Cephesi Komutanı Ali Karaki'nin öldüğünü açıkladı. Hizbullah yaptığı açıklamayla Hasan Nasrallah'ın öldüğü doğrulanırken Karaki'nin de yaşamını yitirdiğine ilişkin iddiaya dair henüz açıklama yapılmadı. Saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Abbas Nilforuşan’ın da öldüğü açıklandı. Hizbullah'la 8 Ekim 2023'ten beri karşılıklı saldırılara devam eden İsrail ordusu, 23 Eylül’de Lübnan'ın güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi. Lübnan makamlarına göre, Hizbullah’ın kullandığı iletişim cihazlarının patlatıldığı 17 Eylül'den beri aralarında kadın ve çocukların da olduğu 1400’ü aşkın kişi hayatını kaybetti.

İRAN, İSRAİL’İ FÜZELERLE HEDEF ALDI: ‘HANİYE VE NASRALLAH SUİKASTLARINA YANIT’

Bölgede gerilim tırmanırken İran 1 Ekim akşamı İsrail’e füze saldırısı başlattı. İsrai, İran’ın 181 balistik füze fırlattığını açıkladı. Devrim Muhafızları Ordusu'nun açıklamasında da İsrail'e çok sayıda füze gönderildiği, füzelerin Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Hamas lideri İsmail Haniye ve Devrim Muhafızları Ordusu'ndan Tuğgeneral Abbas Nilfuruşan'ın suikastlarına misilleme olarak ateşlendiği belirtildi. İran’ın füze saldırısında işgal altındaki Batı Şeria’nın Eriha kentinde bulunan 37 yaşındaki Gazzeli işçi Samih Aseli hayatını kaybederken, İsrail ordu radyosundan aktardığına göre, İsrail ordusu, İran'ın balistik füze saldırısında hava üslerinin zarar gördüğünü kabul etti. İsrail’in buna yanıtının ne olacağı tartışılırken, ABD basınında çıkan bazı haberlerde İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini hedef almayacağı yönünde ABD’ye herhangi bir güvence vermediği belirtildi. İran, olası bir İsrail saldırısı durumunda İsrail’in enerji tesislerini hedef alacaklarına işaret ederken, ABD’nin Axios haber sitesine konuşan kaynaklar, İran’ın bir saldırı daha düzenlemesi halinde İsrail için ‘tüm seçeneklerin masada olacağını’ anlattı. 

İSRAİL, GUTERRES'İ 'İSTENMEYEN KİŞİ' İLAN ETTİ

İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, 4 Ekim Cuma günü yaklaşık 5 yılın ardından ilk kez cuma hutbesi vererek misilleme durumunda İsrail'e yeniden saldırı sinyali verdi. İsrail ise 1 Ekim’de Lübnan’a yönelik ‘sınırlı’ bir ‘kara operasyonu’ başlattığını duyurdu. Hizbullah önce İsrail güçlerinin Lübnan topraklarına girdiğini yalanlasa da daha sonra yapılan açıklamalarda ülkenin güney sınırındaki yerleşim yerlerine sızmaya çalışan İsrail askerleriyle çatışmalar yaşandığı, çok sayıda İsrail askerinin öldürüldüğü belirtildi. İsrail de benzer bir iddiada bulunarak çok sayıda Hizbullah mensubunu öldürdüğünü açıkladı. Tüm bunlar olurken İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, 2 Ekim'de sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in İran'ın İsrail'e yönelik füze saldırısını 'kati surette kınamadığını' iddia etti, kendisini 'istenmeyen kişi' ilan etmeye ve ülkeye giriş yasağı getirmeye karar verdiğini duyurdu.

Kaynak: DIŞ HABERLER SERVİSİ / DUVAR