Diyarbakır ve Van, kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran  için ayağa kalktı.

Diyarbakır'da Özgür Kadın Hareketi, DBP ve DEM Parti Narin'in katledilmesini protesto etmek için yürüyüş düzenledi. DBP İl binası önünde bir araya gelen binlerce kişi Narin’in fotoğraflarıyla Şeyh Said Meydanı’na yürüdü. 
Amed Çocuk Hakları Komisyonu, Amed Şiddetle Mücadele Ağı ve Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) üyeleri de yürüyüşe Ofis semtinden katıldı. 

VAN'DA ADALET YÜRÜYÜŞÜ

Van Cumhuriyet Caddesi üzerinde, KESK Şubeler Platformu önünde bir araya gelen Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri de alkışlar ve sloganlarla Sanat Sokağı'na yürüdü. Yürüyüş sırasında sık sık "Narin içiin adalet, herkes için adalet" sloganları atıldı.

Yürüyüş esnasında, 'Ji bo zarokan cîhanek ewle, ji bo Narînê edalet' (Çocuklar için güvenli bir dünya, Narin için adalet) pankartı taşındı. Narin'in de resimlerini taşıyan yüzlerce kişi Sanat Sokağı'na ulaştığında, burada bir basın açıklaması yapıldı.

Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını Eğitim Sen Van Şubesi Eş Başkanı Funda Demir Bozkurt okudu. Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

'BİLİNÇLİ OLARAK FAİLLERİ KORUMAYA YÖNELİK ADIMLAR'

- Bu olay hakkında medyada oluşan spekülasyonlar, bunların önüne geçilmemesi, günler sonra ancak bir arabadan DNA örneği alınması ya da HTS kayıtlarının incelenmesi, birbirinden farklı ve çelişkili açıklamalar, dosyada alınan gizlilik kararı, yayın yasakları bu süreçte devlet içerisinde bazı güçlerin bilinçli olarak failleri korumaya dönük adımlar attığını bizlere göstermektedir. Nitekim Narin’in cesedinin çok uzun günler sonra evinin bu kadar yakınında bulunması bu durumu doğrular niteliktedir.

- Türkiye’de her gün ortalama 32 çocuk kaybolmakta ancak bu çocukların akıbetleri araştırılmamaktadır. TÜİK son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmayarak bu şekilde veri açıklama yükümlülüğünü yerine getirmemekte, sorumluluktan kaçmakta ve bu ölümlerin faili haline gelmektedir. Maalesef Türkiye’de devlet yetkilileri ve ilgili bakanlıklar ancak çocukların hakları ihlal edildiğinde, çocuklar kaybolduğunda veya çocuklar yaşamlarını yitirdiğinde yükselen baskı karşısında yalnızca anlık, işlevsel olmayan ve geçici tepki geliştirmektedir.

'ÖNLEMLER ALINMIŞ OLSAYDI, NARİN YAŞIYOR OLACAKTI'

-Narin Güran’ın bu şekilde hayattan koparılan ilk çocuk olmadığını belirtmek istiyoruz. Müslime Yağal, Leyla Akdemir ve daha nicelerinin arkasında benzer hikayelerin olduğunu biliyoruz. Bu çocukların öldürülmesinden sonra gerekli önleyici ve koruyucu önlemler alınmış olsaydı bugün Narin yaşıyor olacaktı.

Kaynak: GAZETE DUVAR