CHP'nin önceki dönem genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs seçimleri, Altılı Masa, Ümit Özdağ ile imzaladığı protokol, Selahattin Demitaş ziyareti ve güncel gelişmeler üzerine açıklamalarda bulundu.

Gerçek Gündem'den Seyhan Avşar'ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu'nun röportajından bir bölüm şöyle:

Meral Hanım çıkıp ‘Ben bu adaylığı bilmiyordum’ tarzında açıklamalar yaptı. Adaylığınız konusunda eksik istişare olabilir mi?

Bir özel bir tartışma zemini yaratmak istemiyorum ama az önce söyledim. Biz Altılı Masa’da oy birliğiyle karar aldık. Süreci enfekte eden Meral Hanım'ın kalkması ve sonra dönmesiydi. Şu soruyu Meral Hanım'a sormanızı isterim; Altılı Masa'dan niçin kalktı? ‘Kumar Masası’ dediği Altılı Masa'ya niçin döndü?

Peki Meral Hanım ve İYİ Parti için hep bir proje olduğu söyleniyordu. Sizler şüphesiz ki buna inanmadığınız için Meral Hanım'a Altılı Masa'da çok önemli bir rol, pozisyon verdiniz. Masaya davet ettiniz. Siz yenilginin sonunda Meral Hanım'ın bir proje olduğunu düşünüyor musunuz?

Şimdi elde veri olmadan bu konuda konuşmak doğru değil. Olanlar ayrı ama ben elde veri olmadan, sağlıklı bilgi olmadan konuşmayı düşünen bir kişi değilim. Karakterim öyle. Veri olması lazım.

'ÖZDAĞ MAHKEME KARARI OLMADAN KAYYUM ATAYAMAYACAKTI'

Protokolle devam edelim. kamuoyu Ümit Özdağ ile imzalanan protokolü ‘28 Mayıs'ın çivisi’ olarak değerlendiriyor. O protokolden sonra Ümit Özdağ'la hiç bir araya geldiniz mi?

Yok, hayır.

Peki siz bu protokolü siyasi kariyerinizde bir yere oturtabiliyor musunuz?

Ümit Özdağ o protokolü ‘mahkeme kararı olmaksızın kayyum atanamaz’ diye imzaladı. Sürekli eleştiren gözle bakılıyor bu protokole. Doğru, eleştirilecek yönleri var. Ama bugün Erdoğan, mahkeme kararı olmadan kayyum atayabiliyor. Ama Ümit Özdağ ‘mahkeme kararı olmadan kayyum atanamaz’ diye protokole imza attı.

'DEMİRTAŞ'LA İKİ SAATE YAKIN KONUŞTUK'

Gelelim Selahattin Demirtaş ziyaretinize… Ne konuştunuz bu görüşmede?

Sayın Selçuk Mızraklı da Selahattin Bey'le aynı koğuşta kalıyor. İkisiyle de ayrı ayrı aşağı yukarı bir buçuk, iki saate yakın konuştuk. Selahattin Bey'i son derece iyi gördüm. Siyaseti yakından takip ediyor. Beraber Türkiye'nin sorunlarını konuştuk.

Demirtaş da bana sivil siyasetten yana olduğunu, Türkiye'nin sorunlarının akılcı politikalarla çözülebileceğini, yazı yazdığını, kitap yazdığını ifade etti. Son derece güzel, arada espriler yaparak da keyifli bir görüşme yaptık.

Selahattin Demirtaş'ı CHP’de görmek ister misiniz?

Selahattin Bey'in aslında sosyal demokrat politikaları dışladığını hiç düşünmüyorum. Tam tersine sosyal demokrat politikaları desteklediği için yanındayım. Ama CHP içinde olur mu olmaz mı onu bilemem. Ona karar verecek olan Selahattin Bey'dir.

'BABA-OĞUL MESELESİ'

Gelelim Ekrem İmamoğlu'nun ziyaretine... Evinizdeki görüşme çok konuşuldu. İmamoğlu ile bozulan baba-oğul ilişkinizi düzeltebildiniz mi?

Şöyle ifade edeyim. Ekrem Bey'le evde yaptığımız görüşmeyle ilgili şu ana kadar hiçbir açıklama yapmadım ve açıklamayı da doğru bulmuyorum. İki kişi arasındaki bir görüşmeyi kamuoyuyla paylaşmayı doğru bulmam. Baba-oğul meselesine gelince ortada bir kan davası yok ki.

Yani sizi tekrar ilerleyen dönemlerde baba-oğul gibi görebiliriz...

Aynı partideyiz. O Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı başarıyla götürüyor. Dolayısıyla partinin hedefleri konusunda, partinin ilkeleri konusunda, partinin karşılaştığı sorunlar konusunda benim düşündüğüm kadar o da düşünüyordur tabii. Her partili gibi düşünüyordur. Partiyi nasıl daha iyi büyütürüz, iktidar yaparız… Tabii doğal olarak hepimiz düşünüyoruz. Hepimizin ortak düşüncesi, ortak hedefi, ortak amacı bu.

Editör: Erkan Çobanoğlu