17 Ağustos 1999'da saat 03:02'de gerçekleşen Kocaeli-Gölcük merkezli depremin üzerinden yıllar geçmesine rağmen depremin izleri hala silinmiş değil. Deprem, pek çok kişinin hayatının tamamen değişmesine neden oldu. Ancak hayatlar ne kadar değişirse değişsin, depreme dair anılar hala taze.
Depremde Kocaeli’nde hemşire olarak görev yapan Selinay Öz ve ailesini kaybeden Murat Yeter ile konuştuk.
‘DEPREMİN NE OLDUĞUNU BİLMİYORDUM’
Selinay Öz, depremin ne olduğunu bilmezken depremi yaşadığını söyledi. Deprem gecesi anneannesi ile birlikte kaldığını ve her şeyin çok hızlı geliştiğini belirterek, “Deprem olduğu akşam anneannem ile birlikte yatıyordum. Bizim evimize balkondan giriliyordu, merdiven oradaydı. Yaşadıklarımın farkında değildim. Anneannem yaşlı ve ayağı sakattı, ben onu o halimle yola, bahçeye nasıl indirdim, hala bilemiyorum” dedi.
Depremin olduğu gece sokakta kaldıklarını, yakınlarına ulaşmak için havanın aydınlanmasını beklediklerini ifade eden Öz, yakınlarını bulmak için sokak sokak, mahalle mahalle gezdiklerini anlattı. “Kimsenin kimseden haberi yoktu” diyen Öz, “O anı, herkes kendi kendine yaşadı. Günlerce yakınlarımızı bulmak için uğraştık. Kuzenim deprem anında annesine sarılı haldeymiş. Annesinin nabzını kontrol etmeye çalışırken vefat ettiğini anlamış. Enkaz altından çıkarılana kadar annesinin cansız bedenine sarılmış. Bunun acısı bambaşka” diye konuştu.
Öz, o dönem hemşire olarak görev yaptığını, çok yoğun saatler çalıştıklarını belirterek, “Gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Burada ailesi olmayan, ailesini kaybeden arkadaşlarımız iş yerinde kaldı. Çalışmaya devam ettiler. Çok uzun süre yaralarımızı sarmaya çalıştık. Çok uzun zaman sonra hayatlarımız bir yerde normale dönmeye başladı” dedi.
‘ÖLDÜKLERİNİ DÜŞÜNMEK İSTEMEDİM’
Depremde eşi ve oğlunu kaybeden Murat Yeter ise yaşadığı acının hala taze olduğunu vurguladı. Yeter, Kocaeli’nin Plajyolu ilçesinde bulunan evlerinin depreme dayanıklı olmadığını ve deprem anında ciddi sarsıntı geçirdiklerini söyledi. Deprem sırasında eşi ve oğlunun bir arada olduğunu ancak kendisinin başka bir odada bulunduğu belirterek, “Evimiz yerle bir oldu. Eşim ve çocuğum birbirine sarılı halde enkaz altında kaldı. Onlara sesimi duyurabilmek için sesim kesilene kadar bağırdım ancak hiçbir yanıt alamadım” dedi. Komşularının yardımı ile enkaz altından kurtarıldığını belirten Yeter, enkazdan çıkarıldığında eşini ve çocuğunu bulma umuduyla günlerce çabaladığını dile getirdi: “Enkaz altında kaldıklarını ve öldüklerini düşünmek bile istemedim. Kabullenemedim ve günlerce onları aradım. Ta ki enkaz altından cansız bedenleri çıkarılıncaya kadar…”
‘HAYATIMA DEVAM ETMENİN BİR YOLUNU BULDUM’
Eşini ve çocuğunu kaybettiğini uzun bir aradan sonra kabullenebildiğini söyleyen Yeter, şimdilerde evli ve torun sahibi. Yeter, o süreci nasıl geçirdiğini şu sözlerle ifade etti: “Uzun bir müddet kendime gelemedim. Yıllar boyunca onları kaybettiğimi kabullenmedim. Fakat sonrasında onları kaybettiğimi anladım. Onları hala içimde yaşatmaya devam ediyorum. Birkaç sene sonra hayatıma şimdiki eşim girdi ve benimle sabırla, sevgiyle ilgilendi. Onun sevgisiyle iyileştim. Enkaz olarak hayatıma devam edebilirdim ancak biliyorum ki bu, vefat eden eşimi ve oğlumu çok üzerdi. Onlar için devam etmeyi tercih ettim. Biliyorum ki, kavuşacağımız gün gelecek.”/ gazete duvar