Dört tarafı dağlarla örülü yüksek plato. Her tarafında vadilerden akan berrak derelerle hayat bulan yeşil ve geniş Geverok ovası.
Bir çok özelliğe ve güzelliğe sahip Yüksekova’mız onlarca sorun ve sıkıntılarından, geri bırakılmışlığından, tarım, sanayi, sınır ticareti, turizmin gelişmemesinden. Sağlık, eğitim ve bir çok eksiğinden bahsedebiliriz. Etmeliyiz. Ancak ben buradan sadece küçük bir dokunuş ile şehrin görünümünü, çehresini değiştirecek, sosyal yaşamına katkı sunacak, kente katma değer katacak bir detayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Su hayattır. Suyun geçtiği her yer can bulan güzelliklerle dolar. Gel gör ki Yüksekova merkezinden geçen dere yıllardır şehir için bir çöp kanalı, kötü kokular yayan bir bataklık, evlerin ve binaların sıvı ve katı atıklarını attıkları bir çöp merkezi haline gelmiştir.

Yıllarca her tarafı içler acısı olan derenin kenarlarına birkaç yıl önce duvarlar yapıldı ve suyun vadiye sağlaması gereken fayda tamamen yok edildi. Oysa bu kanal yapımı esnasında daha düzgün bir peyzaj ile kentin görünürlüğünü değiştirecek çok güzel bir alan haline getirilebilirdi.
Dünyada yüzlerce örneği var. Ülkemizde ise en dikkat çeken örneği Eskişehir de ki Porsuk çayıdır.

Aynı zamanda yakın coğrafyamızda Zaxo kentinde ki Habur çayı. Bu iki akarsu geçmişte Yüksekova deresinden beter durumdaydılar. Ama şimdi her iki şehir birer Venedik görünümünde ve akan sular muhteşem bir görsel yanında şehrin tanıtımına önemli katkı sağlamıştır.
Peki ya Yüksekova Deresi!

Yüksekova deresi kente vizyon katacak, şehre gelen turistlerin keyifle oturup Cilo dağlarını izleyeceği bir yer yapılabilir. Yeşil alanlarda ve yapılacak olan parklarda emeklilerin dinlenme, çocukların oyun oynayabilecekleri ve spor yapabilecekleri güzel yerler yapılması hiç te zor olmasa gerek; Özellikle de son yıllarda bölgeye gelen turistlerin yoğunluğu ve gelen misafirlerin “Yüskekova’nın neresi güzel? Neresini gezebiliriz? Gece oturabileceğimiz açık alan veya park var mı? Sorusuna verilebilecek bir cevap ve kentin sosyal yaşamına yapılacak en güzel yatırım olacaktır. Dere boyunca her iki kenarının yeşil alanlar, çocuk parkları, sosyal ve spor alanlarının olduğu, çarşı merkezi ve köprü kısmının küçük bent ve şelalelerle ışıklandırıldığı, ortalarından fıskiyelerin renkli ışıklarla su fışkırttığı ve içerisinde balıkların yüzdüğü bir kent hayal edin. Yüksekova’ya ne de güzel yakışırdı!

Elbette ki kentlerin dizaynında depreme dayanıklı şehirler inşa etmekle beraber, şehre estetik görüntü sağlayacak özellikleri de hayata geçirmek gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda Yüksekova merkezden geçen Yüksekova deresinin de Eskişehir de ki Porsuk çayı gibi şehrin hayat veren bir bölgesi haline getirilmesi için büyük bir maliyete gerek yoktur; Yüksek zirvelerin geniş platosu olan Yüksekova düzlüğü 40 km uzun 15 km geniştir. Bu ova içerisinden iki ayrı dere geçiyor ve birleştikleri yerden itibaren Nehil çayını meydana getiriyor. Gel gör ki bu koca ova ve içerisinde geçen hayat suyuna rağmen tarım bölgesi olması gerekirken maalesef kullanılmıyor.
Bu da üzerine düşünülmesi gereken ayrı bir tartışma konusudur. Her şey bir hayal ile başlar. Bizlerde önce şehrimizi yaşanılır kılmalıyız.

Su Kanalı1

Su Kanalı 4

Su Kanalı2

Su Kanalı

Sukanalı5

Sukanalı6

Su Kanalı3