Gever halkı festival değil toplumsal barış istiyor. Kulağa hoş gelen bir söz, ölümcül önem taşıyan bir söz. Ama bir toplum barışı kendi içinde arıyorsa aczi dile getiriyor hem de konunun artık bir aciliyet kazandığını gösteriyor. Her iki durumda da durum hayatidir. Demek ki birşeyleri başaramamış, bir arada yaşama kabiliyetimizi zora sokmuşuzdur.
Peki biz kimiz?
Aynı dili konuşan, aynı dine inanan yerinden yurdundan edilmiş, yabancılaştırılmış, birbirine karşı düşmanlaştırılmış, politik ve psikolojik bir dille şiddete maruz kalmış, kamusal ve siyasal yaşamda vicdanı rencide edilmiş, kalkınma plan ve projelerinden mahrum bırakılmış, yoğun yoksulluğa mahkum edilmiş, şiddetin olmadığı bir ortama hasret bırakılmış Geverli yurttaşlarız. Geverli halkız biz.
Geverli yurttaşlar olarak biz ve ötekinin tanımı, ailesel ve aşiretsel bağlar üzerinden değil antropolojik ve ortak miras olan kültürel verilere dayanılarak yapılmalıdır. O zaman ötekiler ya da bizim dışımızdakiler, bizim için siyasi bir rakip ya da düşman değil, bilgi nesnesi haline gelirler ve farklılıklar olağanlaşır ve zenginleşir. Bizler hepimizleşiriz. Her birimiz bir diğerini öteki olarak tanımlamaktan uzaklaşırız. Hapsolduğumuz kimlik gettolarından çıktıkça farklılıklarımızdan daha çok ortak noktaları bulabiliriz. Birbirimizin yaşam koşullarını ve ilkelerini, birlikte yaşamın ilkelerini oluşturabiliriz.
Hiçbir edebiyatçının edebiyatını yapamayacağı ve romanını yazamayacağı acılar yaşayan bu halk, acı tarihte birlikte yolculuk etmiş, keder ve tasada birlikte olmuş bir halktır. Örgütlenme bir araya gelme tabii ki çok önemli bir unsurdur. Ama bağımsız, sivil, demokrat karakterde, özgür birey eksenli siyasi, ekonomik ve sosyal amaçlı sivil toplum örgütlerini destekleyen, geliştiren, olgunlaştıran, vesayet tahakkümünden kurtaran uzun vadede Gever halkının tamamının sosyokültürel, ekonomik ihtiyaçlarına cevap veren örgütlenmeler olmalıdır. Gever’ de kabul edilebilir ya da yaşanılabilir bir gelecek için herkesin soğukkanlı, sağduyulu, kapsayıcı bir pozisyon alması gerekmektedir. Bazen farkında olmadan da olsa sözde kitlesel bir bilinçlenme iklimi oluşturmak ve herkesi aktif taraf haline getirmek kolektif aklı yok eden, bizden olmayana ötekileştiren, şiddet dilini meşrulaştıran sonuçlar doğurmaktadır.
EVET BİR ARAYA GELECEĞİZ …
· Hep birlikte tartışarak, diyalog ve uzlaşmaya giden yolda kurulacak ortak platformlarda çözüm üreten fikir ve yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğundan bir araya geleceğiz.
· Yoksulluğun beraberinde getirdiği toplumsal sorunları azaltmak için bir araya geleceğiz,
· Toplum içindeki iletişimsizlik sorununu ortadan kaldırıp, daha insani daha yalın daha sahici daha barışçıl daha sivil bir dilin geliştirilmesi için bir araya geleceğiz ,
· Yörenin ihtiyaçları, imkanları, potansiyellerini harekete geçirecek mesleki eğitim ve istihdamı teşvik edecek yörenin ihtiyaç duyulan alanlarına yatırım yapmak için yani yerel kalkınma modellerini geliştirmek için bir araya geleceğiz,
· Kendi kültürel değerlerinden uzaklaşan, uyuşturucu bataklığına çekilmiş, eğitilmemiş ve iş imkanlarına kavuşturulmamış gençlerimizin sorunlarını konuşmak için bir araya geleceğiz,
· Yöre insanı arasındaki kavgaları, çelişkileri, huzursuzlukları ortadan kaldırıp; fark gözetmeden toplumun tüm kesimleri ile bir işbirliği mutabakatını sağlamak için bir araya geleceğiz,
· Toplumda karşılıklı öc alma duygularını körükleyen, sosyal yaşam ve doğaya zarar veren, acı, gözyaşı ve kanla yazılmış bir sayfayı kapatıp, yeni ve temiz bir sayfa açmak, toplumsal psikolojimizde açılmış yaraları sağaltmak, travmaları aşmak, toplumu yeniden ruh sağlığına kavuşturmak için bir araya geleceğiz.
Bu derin umuda bağlı kalarak;
Bütün Geverliler için doğru yolun en doğrusu birlik ve beraberliktir,
İsterim ki kimse kimseyi dışlamasın,
Bu toprak bu tasa bu sevinç hepimizin kavga etmeden bir araya gelmektir çözüm,
Her yerde her zaman böyle haykırır özüm.
Bu yolda üzerimize düşen tüm sorumluluğu yerine getirmek bilinci ve dileği ile bütün Gever halkına selamlarımı ve saygılarımı sunuyorum.