Her yılın bugününde kutlanılan Sevgililer Günü romantizmin ötesinde, sevginin ve bağlılığın ifade edildiği en özel gündür. Bu özel gün, çiftlerin birbirlerine daha fazla yakınlaşmasını sağlayıp, sevgilerini açıkça ifade edebilecekleri bir gün halindedir. Fakat bu özel gün masum, keyifli, heyecanlı ve çekici tarafının yanı sıra, bazen beklentinin fazla oluşundan ayrılıkların ve kavgaları olduğu bir güne de dönüşebiliyor. Şimdi bir psikolog olarak, bu özel günün insan psikolojisine olan etkilerinden kısaca bahsetmek isterim. Çünkü farkında olmasak da bu özel gün insanların psikolojisinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler bırakabiliyor. Bu sebepler sevgililer gününü 2 bölümden oluşacak şekilde ele alacağım. Çünkü sevgililer günü her ne kadar çiftlere ait özel bir gün olarak kabul görülse de aslında yalnız, partnersiz olan bireyler üzerinde de olumsuz etkiler oluşturabiliyor.
Şimdi; ilişkisi olmayan, partnersiz ve bu güne yalnız girenler ile başlayalım. Unutulmamalıdır ki, Bu özel gün ilişkisi olmayanlar için duygusal bir zorluk oluşturabiliyor. Çünkü bu özel gün aşkını kutlayan, ilişkisi olan özel ilişkileri ele alır. Bu durumda, ilişkisi olmayan bireylerin kendilerini eksik, yetersiz, sevgisiz, yalnız ve değersiz hissetmelerine sebebiyet verebiliyor. Bu durum kişide her ne kadar olumsuz etki bıraksa da aslında kişinin kendi öz değerini anlaması için bir fırsat olabilir .
Şöyle ki, bu günde kendi gücünüzü keşfetmek, değerli olduğunuz zamanları hatırlamak ve mutlu olduğunuz alanlara odaklanmak sizi iyi hissettirecektir. Çünkü yalnızlık duygusuna kapılıp sosyal ilişkilerinizden uzaklaşmak uzun vadede depresyona dönüşebiliyor. Unutmayın ki romantik ilişkiniz olmazsa bile bu sizin kişisel değerlerinizi eksiltmez, çünkü değeriniz bir ilişki ile değerlendirilebilecek bir olgu değildir. Böyle bir süreçte sosyal arkadaşlarınız ile zaman geçirmek, bir etkinlik veya aktiviteye katılım sağlamak yada sosyal medyanın etkisinden uzaklaşmak size iyi gelecektir.
Bu özel günün, yalnız olan bireylerde yarattığı olumsuz etkilerin yanı sıra çiftlerin ilişkilerinde de olumlu veya olumsuz diyebileceğimiz etkiler bırakabiliyor.
İlişkilere baktığımızda elbette bir ilişkinin devamiyeti için çiftlerin birbirinden sevgi, ilgi ve değer beklemeleri olağan bir durumdur. Buna bağlı olarak da beklentilere girebilir ve bu beklentilerin karşılanmasını talep edebilirler. Fakat toplumda sevgiyi, ilgiyi veya değeri somutsal nesnelere bağlayan derin bir yanılgı mevcuttur. Kişilerin sevgilerini göstermeleri için pahalı hediyelere, tatillere veya romantik yemeklere ihtiyacı yoktur. Çünkü sevmek, sevme şekli kişiden kişiye değişiklik gösterebiliyor. Bazen ansızın atılan bir mesajda derin bir sevgi yer alabiliyor. Bir gülümseme, bir teşekkür etme, beklenmedik anda gelen bir çiçek, birlikte yapılan bir yürüyüş, birlikte bir çay içmek bile sevgiyi göstermek için yeterli olabiliyor. Burada önemli olan şey, hayatınızı ve duygularınızı paylaştığınız kişiyi hatırlamaktır. Çünkü buradaki hatırlanma duygusu kişilere kendisini değerli hissettirebilecek bir davranıştır. Fakat partnerinizi hatırlamak, onu değerli kılmak sadece özel günlere dayatılacak bir sisteme dönüştürülmemelidir. Çünkü hatırlanmak sadece özel günlere dayatıldığında bu durum belli bir zaman sonra görev halini alıp ve kişilerde bir şey yapma zorunluluğu oluşturabiliyor. Bu tarz yaklaşımlardan dolayı sevgililer gününün kutlanması da zaman zaman bir zorunluluğa dönüşebiliyor. Bu durumda kişileri mutsuz bir ilişkiye sürükleyebiliyor .
İlişkinizi bu tür yaklaşımlardan korumak için, toplumsal baskı ile hareket etmemeye dikkat etmelisiniz. Çünkü toplumsal baskı ilişkideki beklentileri artırmaya sebebiyet verebiliyor, örneğin sosyal medya platformlarında başkalarının kutlamalarını görmek, kendinizi onlar ile kıyaslamak ilişkinizi ve partnerinizi sorgulamanıza sebebiyet verebiliyor. Yine unutulmamalıdır ki her ilişki dinamiği farklı olduğu için kutlamalarda farklılıklar gösterecektir. Birilerinin hediye alması, sizin hediye almanızı zorunlu kılmamalıdır. Yada sizler hediye almadığınız için yetersiz, değersiz olmuyorsunuz. Kendinizi sosyal medya paylaşımlarıyla veya çevrenizdeki ilişkiler ile kıyaslamak sizin kişilik gelişiminizi ve özsaygınlığınızı olumsuz etkileyecektir.
Bir diğer önemli noktada, bu günün getirdiği baskılar, çiftler arasında gerginlik yaratabiliyor. Özellikle alınan hediyelerin veya kutlamaların hayal edildiği gibi olmaması çiftler arasında tartışmalara neden olabilir. Oysa sevgililer gününün amacı beklentileri karşılamak değil, hatırlanmaktır. Burada da sitem etmek yerine hatırlandığınız için teşekkür etmeyi unutmamalısınız.