Seni sevmenin bedeli kaç tokat?
Aşk ve tokat en belirleyici turnusol kağıtlarıdır bu hayatta..Bu acımasız ve zalim cihanda...Hatta zalim Leyla'nın zülüflerinde bile Turnusol...
.Ben sana aşık sen bana tokat..
Ben sana baz, sen bana asit...
Narsist sevgilim ve de toksik aşıkım!
Elbette
"Bu tokadın hesabını bir gün mutlaka soracağız..."diye bağıracak sana az sonra Yılmaz Güney....
Düşün ki bir ayağımızda çarık bir ayağımız uzayda yüzümüzde ya yumruk ya tokat...
Ben seni seviyorum
ve sana aşığım ama bizimkisi pembe bir aşk hikayesi...
Her aklına geldiğinde çaresizlik ve umutsuzluk öyle yıkma kendini ve rezil rüsva etme bizi ele güne karşı...Pembe fili düşün sevgilim ve sonra unut pembe fili... Pembe fil diye bir şey yok.Sana atılan pembe tokatları düşün ve sonra unut..Sakın düşünme!Pembe fil diye bir şey olmadığı gibi pembe tokat da yok..Hem Arap atlar da ırak eder yakını…Üstelik beyin de bedava...
Utanma fakirlikten fukaralıktan ve sonra bir Ahmet Arif şiirini bağıra bağıra oku “Atom güllerinin katmer açtığı” Anadolu’nın bağrında gül açan Hayat Ağacı’nın yüreğinde:
”Öyle yıkma kendini,
“Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni…..
……Nasıl severim bir bilsen……
……Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?”
Ve çocuğa ben ölmeden bu film bitmeli ,hastayım ölüyorum diye daha tez ağlasın diye tokat atan Yılmaz Güney "Arkadaş" filminde kendisine tokat atan Cemil'in karısına ""Bu tokadın hesabını bir gün mutlaka soracağız."dediği günden beri o tokatı unutmadık ve kaç defa hesabını sorduk ve dahi yine soracağız elbette....
.Ben kaç gece, kaç gündüz seni sevmeye çalıştım ; ama her seferinde yüzümde tokatlarla uyandım kabustan..Seni sevmenin bedeli kaç kuruştu?
Biliyorum kendime gelmem için senden milyon tokat yemem gerekir..Hatta kendi kendimi de tokatlamalıyım.Çok adam ve çok erkek olmanın bedelini mi ödetiyordun..Yoksa sen gibi cellada aşık olmanın bedeli mi bilmiyorum...
Bildiğim tek şey var ben seni seviyordum hep ve sen yine tokat atıyordun...Sonra ben senin beni tokatlamadan sevebilme ihtimalini bile seviyordum Yılmaz Güney gibi filmlerde..Payıma ise yine Yılmaz Erdoğan düşüyordu... Peki şimdi fesleğenleri kim sulayacaktı kimya Dersi-n-m'de.. İnce bir sızı düşüyordu yüreğime..Bir şilep sızıyordı haliçte hafifçe.... Ve bir adet milyon dolarlık baby misali bir top takılıyordu ağlara....Ve Halep'e ardı ardına çokça öldürülen bir milyon çocuk cenazesi gönderiliyordu yurt içi kargolarla...
Kime aşıksın ,kimden ihanet gördün?Kime tokat attın ,Kimden tokat yedin?Neden tokat atttın, neden tokat yiyorsun hâlâ?Ve en önemlisi de senin dışında tokat yiyen var mı bu Cihanda; yahut sen neden hâlâ sığıyorsun bu cihana Nesimi'yi örnek almayıp...
Kimler sana atılan bu tokatları alkışlıyor ve dahi benim kaç km takatim kaldı bu tokatlara???
Ben baz sen asit.
Ben her derde Sevda Demir-el sen Hande Ateizi,it izine karışmış at izi...
Ben Will Smith kızılcık şerbeti; sen pişmiş kelle Cevat,oğlunu koy çuvalla salla salla vur duvara Chris Ro-c-k....
Ben Feyza küçük asi ve isyankar bir nehir, sen Özcan Deniz yahut kuzeyde yemyeşil otlar....
Oscar töreninde tokat yiyen Chris Rock Will Smith beni fena patakladı deyip işi sulandırmaya, Dünya da dönmeye devam ediyor.. Hatta yetmez olayı şakaya alıp: İşitme duyum geri geldi...Kör bağırsak sapot gemi...İşte belki de bütün olanlar bu yüzden...Bir tokat deyip geçme sevgilim aşkımıza ihanet her tokat...Hele pembe tokatlar???
2002 yılının mayıs ayında beri iflah olmadı bu yürek,Dikiş tutmadı hürriyet.... Çivi çiviyi hep söker oldu bu canda bu kanda ve birlik beraberlikte adam sendecilikte....
Güneşin cesurca doğduğu fakir fukara, ayın fukaralıktan utandığı ,baharın gelişini müjdeleyen sıcak havalar zamanıydı... Daha bir mutlu, daha bir umutlu, yüksek enerjili mor elbiseler giydiğimiz pozitif günlerdi...
Derken Türk dünya tarihine Cem Davran silahına ile geçen
Amerikalı beyaz tenli kardeşlermizin de örnek alıp biz beyazları ötekileştirerek ABD televizyon tarihine geçen, ekranların en unutulmayan anlarından biri yaşandığı zamanlardı. Sevda Demirel, Hande Ataizi'ye iki "Ne dedin sen?" arasına bir tokat sıkıştırdı. Ve hiçbir şey eskisi gibi olmadı...
Ve o gün bugündür bana getirin Mazlum'daki Mazlum'a döndük...
O günden beri tokatlar üstüne tokatlar iniyor bize ...Milyon kere milyon tokat....Bir de ekekliğin gurur iftiharı Özcan yemeseydi o tokadı belki de biz yemeyecektik bu tokadı.....
Herkesin işleneceğini bildiği cinayetlerin merkezi dönencesi merkezi hapishanelerde akrep yine akrepliğini yapıyor ve yelkovanı sıkıştırıyor ısırmak için..
Sanki bin yıldır sözcüklere hasret sarılmamış kollarım adam akıllı hiçbir cümleye de...
Kimse bir şey söylememiş yahut düşünmemiş..
Ve neyse ki aman boşver her tokat bir cevap bir de Yılmaz var:
Bu tokadın hesabını bir gün mutlaka soracağız, narsist sevgilim ve de toksik aşkım......