Ölmek istiyorum dudaklarında
Kıyamıyorum gül sonatlarına
Denizde gülüşen gözler
Ve dudaklarında bir bariyer
Nasılsa az sonra incecikten bir veda busesi olacak ya
Bütün ömür onu çekiyorum balıkçı dalyanlarında sabırla...
Haydarpaşa
ve ardına düşmüş
Şairin eşini gaip eyleyen bir kuş
Ve karşıdan seni sevmek
"Üsküdar'dan bu yana kimin yurdu" bilmem ;ama her yerden seni sevmek
Ne güzel
Seni yakından sevmek daha da güzel ve özel
Sen ki her mevsim güzel
Sen ki her mevsim özel
Ve sen ki her mevsim yedi yirmi dört sevilmeye hazır
Gün batımı
Martılar
Denizde gülüşen gözler
Sokakta içime yürüyen bir martı
Dilenci bir adam
Üstünde Gs forması
Fenerli aşıklar
Ve canlıların kardeşliği
Şehri İstanbul
Asalet
Sarıyer börekçisi
Ve içimden geçen bir tramvay
Dudaklarında bir bariyer...
Bu şehir ,şehri İstanbul
Keyfiyet de onda
Kemiyet de onda
Ne isterse o
Sultan da o
Padişah da o
Emrine amadeyiz Sultanım..
Padişahım sen çok yaşa diyenlere kimler kimler aldandı da..Sonra ne kelle kaldı ,ne beden koltukta.Ne saraylar diz çöktü, ne tahtlar bertaraf oldu kendini İstanbul'un sahibi zannederken..Bir şehir ki düşün dişisi de aslan erkeği de aslan farketmez; ama hiçbir kafese girmez...Hiçbir koyunda hiçbir geceye sığmaz .Hiçbir sirkte soytarılık etmez...Gelenler o kadar çok ki üstünde ,bir o kadar da gidenler var yer altında...Kimse kimseyi görmez ;ama herkes herkesi bilir ve tanır ve dahi bu rüyayı gerçek sanır. Dün var olan, bugün yok.Bugün var olan yarın olmayacak...
Bir kadın silüeti gölgeler ve oyunlar
O kara gözler
O kara kaşlar
Adamı esir eder
Hiç eder....İstanbul sendromu nedir bilir misin sevgilim? Baharları doğuran şehrin adıdır İstanbul..Ve sonra o baharlarda güneşler söndüren şehrin adıdır..Hani bir bilmece düşün yahut bulmaca sağdan sola soldan sağa İstanbul çıkar ya işte İstanbul sen gibi..Herkes bilir onun oruspu olduğunu ama kimse gidemez ondan...Ona gelen doğduğu gündür, o da bugündür..Doğduğu gün öldüğü gündür aynı zamanda...Bittiği gündür.Stockholm sendromu da neymiş söyleyin Stockholm'a gelsin de görsün İstanbul sendromunu...Sonra oturup feryat figan ağlasın haline...
Herkesin yaralı ve yaraların çok derin olduğu şehri İstanbul..Herkes ufo görmüş masum saf Anadolu çocuğunu bekler yaralarını tek tek öpüp iyileştirmek için...Ve sonra iyileşince ilk tekme vuracakları kişinin adı olsun saflık..İşte sırf bu yüzden Lokman Hekim o yaran azdırır ki bilmez anlamazsın bile....Çare istiyorsan dert de sende, derman sende. Bak sokaklarda bir sürü piç; ama bedende hep hiçlik gezer....
Ben şair olsaydım İstanbul'da yaşardım elbet.. İstanbul'da yaşayıp şair olmak dünyanın en kolayı..Otur istediğin tepeden bak nerdenolursan ol her yanı baştan ayağa şehri şiiir şehri İstanbul..Adamı zorla şair yapar..O yüzden sevgilim en kolay İstanbul'da şair olunur...Şiir yazan değil yazdırtan önemli dedikleri de İstanbul olsa gerek....
Ahhh o dudaklar
O kulaklar
Göğüs uçlarındam dünyaya yayılan sihir
Karaköy'de yağmur
Ortaköy de gözlerinde balık ekmek
Aziz Mahmud Hüdayi'de solmuş bir gül
Pierre Loti'de kaçamak bir bakış ve kaçak tütün ve kaçak bir çaysın
Eyüp te tükenmiş bir ayak sesi ve umutsuz bir dua
Galata'da kız kulesi aşıkları
Gemiler gemicikler
Ve bahar gelecek ,az kaldı; dayan yüreğim dayan..Baharlar İstanbul'dan gelecek....Şehri İstanbul sen kokuyor, bahar kokuyor...Ve şehri İstanbul'a yine gel yeniden gel...Gülüşmek üzere...