Ben beni sende buluyordum bulmasına ama dün gece seni çıkardım kalbimden.Seni çıkardığım kalbimdeki tüm sözcüklerde hiçbir anlam bozukluğu olmadı..
Nedense üç yanlış her seferinde bizi de bir doğruyu da cehenemin dibine götürüyordu.Öyle bir cehennnem ki her şeye rağmen ciğercinin yarı robot kedisi misali kedişte ve enişte arasında bir gel-gite dönüşüyordum..
Öyleyse uzak dur; artık ayrı yazılalım...Ve ayrı yazılmalı bütün aşklar imla kılavuzlarında.....
Anladım ki biz yıllarca bitişik yazılmış bir de bağlacıyız. Ve hep yanlış yazılmışız oysa de bağlacı gibi hep ayrı yazılmalıydık.Belki de hiçbir zaman olamayacağımız bir ki eki olabilirizle sınırlı ve sinirliydi tüm hayallerimiz.
Kalbimde bulduğum ve kalbimde kaybettiğimsin...Kalbim artık ölü umutlar mezarlığı.....
Ben seni seviyordum, içimde her gün bir Kürt öldürülüyordu.Ben seni seviyordu,m içimde her gün bir kadın intihar ediyordu.Ama yine de ben, beni sende buluyordum her seferinde insafsızca...
Ben seni seviyordum,içimdeki Kürt -kadın öldürülürken tutuklu mu, tutuksuz mu ; yoksa tutkulu mu tutkusuz mu denklemleri yapılıyordu en umarsızından ve üç bilinmeyenli ağır hasta depresif denklemlerden.
Ben beni sende buluyordum ve her seferinde yine yalnız anlaşılıyorduk ;oysa istediğim 1 secde mutluluktu sadece....
Kalbim ,Uranüs'ün bacakları veVenüs'ün bacanakları arasında bir tadilata giriyordu ölmüşlerimin çok olduğu umut mezarlığında...Aşk ise hâlâ bir kadın hastalığı olarak duruyordu yasal cinayetlerin yüzsüz gölgelerinde...
Ben seni seviyordum, ırkçılık hâlâ sevimli bir hastalık kabul ediliyordu. Oysa tüm illegal aşklar gibiydin sen de ve ırkçılık sistemli bir tercih olarak satılıyordu sokak başlarında.Seni seven kalp sussuz kalmış bir yağmur ortası hüznünde.Legal aşklar ise devlet tarafından yasaklaniyordu bir kadının ayak parmaklarının ucunda.Hüzünler ağlıyor için için.
Birbirine karışmış yine kirli yüzlü çocuk aşklar ve Çin ve dahi içimden çıkmayan anlamsız öksüz bir cin...
Sonra anladım ki kalbim de çürümüş.
Söylenecek bütün sözcüklerin ağırlığı altında ezilmiş çürük bir elmayım.....Çünkü ben hep seni sevdim...Ve ben ,beni hep sende buldum...
Senden intikam almak yerine Kollarımı açıp sana, gel demeliyim... Seni seviyorum dediğim en güzel sesimle...
Ve sonra sen kollarımdayken.. El ele tutuşup bir uçuruma bırakmalıyım bizi. öyle bırakmalıyım ki bizi hickimse tutamamalı bizi ve hiçbir umut kalmamalı bizden yana.
Çünkü tuzak olan sadece sen değilsin.Sen hem uzaksın hem de delisin...
Alınması gereken bir intikam var. Deli, hırçın ve yapayalnız bir intikam.
Ve bu intikam hepimizden alınmalı. Çünkü dördümüz de aynı günahkar babanın çocuklarıyız.Ben iyi,sen merhametli,o hırsız,diğeri katil diyor gazeteler; lakin blldigim tek şey var ki dördümüzün de idamlık olduğu.Çünkü biz aynı babanın çocuklarıydık ya, ne tez unuttun. Aynı kuklacının kuklalarıyız.
Ve dahi her pazartesi aynı cuma gününe işkence yapan işkenceci işkembecilerdeniz...
Hiçbirimiz masum değiliz....
Hepimiz suçluyuz. Biz üç kişiydik;ben, Nazlıcan ve Bedirhan olmadığımız da kesin. Dört halife olmadığımız da. Biz kuzular Dicle'de önce tecavüz, edilip sonra öldürülürken kuzuların sessizliğini oynayan ve günümüzü gün ederken bir kemiğe günümüzü bekleyen kuzularız.
Hem bu şehir
Bir sokak köpeği görüntüsünde
Üstelik
Gündüzler de dur durak bilmeden
Havlıyor gecelere.Öyleyse sevgilim gelde(ki burdaki de bile bizim gibi yanlış yazılmış bir illegal aşk)
Biz vazgeçelim artık bitişik yazılmaktan bağrımıza taş basalım ama ayrı yazılalım.....
Hem de bir ömür....
İçim de ki yazım yalnışıydın sen ( içim de ki yazım yalnışlarını bul bulabilirsen); ama sen yine de gel,gelmezsen seni özlerim ha.
Ve nedense bütün ki'ler hep ayrı yazılmaya devam ediyor. Bu yetmezmiş gibi boynu bükük de'ler de hep ayrı ve yalnız yatıyor kocaman; ama bir o kadar yalnız salonlarda , koca bir salon yalnızlığında.
İşte sırf bu yüzden de olsa kimseye gel diyemiyorum ama sen yine DE WERE LÊ...